Blog

Isıran çocuklar anne babalar için ızdıraplı bir konu olup, davranış bozukluğu olarak yorumlanır. Oysa ısırmanın ana sebebi beceri eksikliğinden kaynaklanır. Kendini ifade etmenin yolunu bilemeyen çocuk için çıkış yollarından biri ısırmaktır. Ama bu masum ısırmaları çevresindeki kişilere karşı kullanmasını kabul etmek elbette ki doğru bir yaklaşım olmaz. Sizi, bakıcısınI ya da arkadaşını ısırmasını alışkanlık haline getirmesini önlemek gerekir.

Özellikle 2-3 yaş arasındaki çocuklar bazen heyecanlı ve hatta mutlu olduklarında da ısırırlar. Sonuçlarını düşünmeden hareket eden çocuk, başka bir çocuğu ısırdığında, karşısındaki çocuk kadar şaşkın ve üzgündür.

Isırmayı alışkanlık haline getirmiş bir çocuğun ebeveyni olmak utandırıcı ve üzücü olabilir, özellikle de tanıdık ortamlarda ve her seferinde ısırıyor ise daha bir sıkıntılı duruma düşebilirsiniz. Alışkanlık halinde ısıran veya ısırmaya aday çocuğun anne-babası olarak yapacaklarınız hiç de zor değil. İşte yapmanız gerekenler.

Isıran çocuğa nasıl yardım etmelisiniz?

Çocuğunuz başka birini ısırdığında hiç vakit geçirmeden kararlı bir tavır takının. Bu yaştaki çocukların ilgi süresi kısa olduğundan çabuk ve net geri bildirime ihtiyaç duyarlar. ‘’Arkadaşına böyle davranma ya da yaptığın hiç hoş değil’’ gibi belirsiz cümleleri anlayamayacaktır. Bu nedenle başlangıç noktasında yumuşak kararlılıkla tavrınızı koymanız etkili olacaktır. Sesinizdeki karlılıkla ‘’sandviçlerini ısırabilirsin ama insanları asla ısırmamalısın’’ gibi belirleyici cümlelerle onu uyarmalısınız.

Bazı ebeveynlerin yaptığı gibi karşılık olarak onu ısırmak inanın işe yaramayacaktır. Bu, ona göre ısırmanın kabul edilebilir ve normal bir davranış olduğunu öğretmeye neden olacağından tam tersi bir etki yaratacaktır. Anne babasının niçin kızdığını anlamayacak ve durumdan sadece korku hissi duyacaktır. Kararlı tavrınız zamanla onu ısırmaktan alıkoyacak ve bu davranışından vazgeçecektir.

Çocuğunuz, eğitiminden sosyal yaşantısına, derslerdeki başarısından zihinsel gelişimine kadar çok önemli bir yere sahip olan kitap okuma alışkanlığını ilk olarak aile içinde kazanır. Peki, anne babalar çocuklarına okuma alışkanlığını nasıl kazandırır?

Çocukları duygusal yönden en çok kitapların beslediği bilindiğine göre gelişimlerine katkısı göz ardı edilemez. Kitaplar çocuğun zihnine farklı yaşam biçimlerini aktarırken, hayatı sorgulatmayı öğretir. Kitaptaki çizimler çocuğa hayal dünyasının kapılarını açar, görsel becerilerinin gelişmesini sağlar. Kitaptaki karakterle kendini özdeşleştirerek duygularını yönetme yeteneğini güçlendirir. Sözün özü kitap çocuğun gelişiminde her açıdan büyük rol oynar.

Tüm bu öğretilerin doğrultusunda kitap seçimi nasıl yapılmalıdır?

Kitap seçiminde öncelikle çocuğunuzun ilgi alanlarını göz önünde bulundurmalısınız. Kitabın dili, içeriği, çizimleri, baskı kalitesi dikkat edeceğiniz kriterlerdir. Çocuğunuz için uygun kitap olup olmadığını önceden araştırmalı, mümkünse tamamını okumalısınız.

Kitap okumayı alışkanlık haline getirmek için neler yapılabilir?

Ailece kitap okuma saatleri oluşturmakla işe başlayabilirsiniz. En etkili yollardan biri olan bu eylem çocuğunuzu okumaya teşvik edecek bir aktivite olacaktır. Ancak çocuğunuza günün aynı saatlerinde kitap okumayı dayatmak ters tepebilir, zira kitap her saatte ve her yerde okunulabilir. Okuma saatlerine kendisinin karar vermesi daha etkili sonuçlar verecektir.

Kitap okuyan çocukların derslerdeki başarısı çok daha yüksektir

Kitap okuyarak büyüyen çocukların okuldaki başarısı kanıtlanmış bir gerçektir. Kitap okuyan çocuklar, okuduklarını daha iyi anlar, hızlı okur, yorumlaması gelişir, geniş bir kelime dağarcığına sahip olur. Tüm bunlar öğrenimi boyunca ve iş hayatında başarılı olmaya çok büyük destek olur.

Ebeveyn olarak kitapları öncelikle siz hayatınıza dahil ettiğinizde, çocuğunuz sizi rol model olarak gördüğünden o da kitaplara kendi dünyasında genişçe bir yer ayıracaktır. Çocuğunuzla sohbetlerinizde okuduğunuz kitaptan söz ettiğinizde, kitap okumaya özendirmiş olursunuz. Çevresinde sürekli kitap ve okuyan anne babasını gören çocuğun bundan uzak durması mümkün değildir. Mutlaka çocuğunuzla birlikte kitap okuyun. Fırsat buldukça birlikte kitapçılara kitap fuarlarına giderek ve kitap seçimlerinde ona seçme hakkı tanıyın. Evdeki kitaplığınızı birlikte düzenleyerek kitaplara ne kadar çok değer verdiğinizi hissettirin.

Yeni eğitim- öğretim yılı öncesinde anaokul veya ilkokulla ilk kez tanışacak olan öğrencilerin ebeveynlerine bazı görevler düşmektedir. İlk defa anaokuluna veya ilkokula başlayacak olan öğrencilerin oldukça heyecanlı ve kaygılı olacağına vurgu yapan uzmanlar, çocuğun yeni bir ortama gireceğini belirtirken, her zaman alışmış olduğu ev ve konforlu ortamdan biraz uzaklaşarak, arkadaşlarıyla birlikte eğitim ve öğretim sürecine başlayacaklarına dikkat çekiyorlar. Bu nedenlerle aileler daha az kaygılanıp, çocuklarına daha çok destek olurlarsa, onların alışma süreci de bir o kadar kolay olacaktır.

Çocuktan çocuğa değişen intibak süresinde, bazı çocukların daha fazla zorlandığını görülmektedir. Uzmanların ayrılık anksiyetesi dediği ‘’anne ve babadan ayrılmakta zorlanma’’ yaşanabilir. Burada ebeveynlerin tutumları çok önemlidir.

Çocuk davranışı bilimcilerine göre anne ve babanın ilk günler okula gitmesinin normal olarak görülmesidir. Bunu günlerce hatta haftalarca sürdürmenin sakıncalarının başında ise çocuğun okula alışma süresinin uzatmak gelmektedir. Yine uzmanlara göre ailelerin okuldaki rollerini ufak ufak azaltarak geri çekilmeleri gerekir. Şayet çocuğun okula alışma süreci 2-3 haftayı geçiymişse, vakit kaybetmeden bir psikologdan destek almaları yerinde olacaktır.

Peki okul öncesinde çocuğu okula alıştırmak mümkün mü? Evet mümkün. Çocuğunuzla birlikte okul için hazırlık yapmak, okula alışmayı kolaylaştırıyor. Okul için pozitif söylemlerin yanı sıra birlikte alışveriş yapmak, okula hazırlıkla ilgili birtakım faaliyetlerde bulunmak onun okulu heyecanla beklemesine vesile olacaktır. Gideceği okulu önceden gezmek, mümkünse öğretmeniyle önceden tanışmak çocuğunuzu rahatlatacaktır. Okula ilk gittiği gün binayı tanımak, öğretmenle daha önce tanışmış olmak, çocuğun ilk gün stresini azaltacaktır. Bu nedenle okul öncesi hazırlık önemlidir.

Eğitim- öğretim hayatı devam eden çocuklarda ise uzun bir tatil sonrası okula yeniden uyum zorlayıcı olabilir. Anne babalar çocuğun daha önceki yıllardan yapmaları gerekenleri bildiklerini için çocuklarına bir program oluşturabilirler. Okulun başlamasına yakın, onlara biraz daha disiplin uygulayıp, okulun getirdiği zorunluluklara hazırlayarak çocuklarının okula biraz daha kolay intibak etmesini sağlayabilirler.

Bebekler dünyaya geldikleri ilk andan itibaren ağlayarak ya da mimik ve jestlerini kullanarak en başta annesi olmak üzere çevresindekilerle iletişim kurmaya başlarlar. Ebeveyn olarak size düşen bazı görevlerle bebeğinizin sosyal gelişimini sağlayabilirsiniz. İşte yolları…

Onu anlamaya çalışın

Bebeğiniz ne zaman, neye ihtiyaç duyar, bunu anlamanız onun için çok önemlidir. Ne için ağladığını bilerek ihtiyaçlarını karşılamak onun kendini güvende hissetmesini sağlar. Bebeğin annesi ile kurduğu bu bağ ve güven duygusu sayesinde duygusal ve sosyal gelişimi hızlı bir şekilde ilerleyecektir.

Yabancılara karşı hissettiği korku duygusunu yenmesine yardımcı olun

Bebeğiniz altıncı ayına geldiğinde evdekilerin dışındaki kişileri yabancı olarak görür ve onlara karşı tepki gösterir. Bu olumsuz tepkiyi bertaraf etmesi için onu yeni insanlarla karşılaştırırken, karnının tok, uykusunu almış ve huzurlu olduğu zamanları kullanmaya özen gösterin. Huzursuz ve huysuz olduğu zamanlarda bağ kurması zorlaşır. Daha bu aylardan itibaren yeni kişilerle tanışması, bebeğinizin sosyal gelişim sürecinin bir sonraki evrelerine de olumlu yansıyacaktır.

Çok fazla ağlamasına izin vermeyin

Huzursuz ortamda büyüyen bebeğin, sosyal gelişimi de istenilen doğrultuda olmaz. Tüm bebekler ağlar ama önemli olan bebeğin ne için ağladığını anlayarak ona göre yaklaşmaktır. Bebeğiniz durmaksızın ve hıçkırarak ağlıyorsa sakin bir ses tonuyla kucağınıza alın ve sakinleştirmeye çalışın. Acıkmış, uykusu gelmiş, ya da altını kirletmiş olabilir. Özellikle de diş çıkarma, katı gıdaya geçiş döneminde ya da bir rahatsızlıktan dolayı ilaç alıyorsa, pişik olma riski artabilir. Bu nedenlerden dolayı, her alt temizliğinde hassas cildini koruyan pişik önleyici kremler kullanmalısınız.

Huysuzlandığında üstüne gitmeyin

Bebekler zaman zaman huysuzlanır. Bu süreçte davranışınızı tekrar etmeyin, tam tersi sevdiği şeyleri yapın. Bu sizi şımaracak diye endişelendirmesin, aksine huzurlu olmasını sağlamış olacaksınız.

Müzik dinletin, kitap okuyun

Bebeğiniz ilk önceleri kelimeleri anlamayacaktır ama ayırt edebilecektir. Sakin ritimli müzik dinletin, yüksek sesle ve tane tane kelimelerle ona kitap okuyun, bu onun sosyal gelişimi için önemli basamaklardır.

Bırakın bebeğiniz dış dünyayı keşfetsin

Bebekler çevresindeki nesnelere çok meraklıdır ve bu merakları giderek artar. Sosyal gelişimlerinde son derece gerekli olan meraklarını gidermeleri için, ev içerisinde özgürce dolaşarak eşyaları yakından tanımalarına izin verin.  Kendi başına bir şeyler yapmak, bebeklerin özgüveni için bulunmaz fırsattır.

Yeni nesil babalar bebeklerinin her şeyiyle ilgilenmek istiyor ve bunun için çaba gösteriyorlar. Bebekleri daha dünyaya gelmeden onlarla ilgili her şeyi araştırarak öğrenmeye çalışan genç baba ve baba adayları en iyi bebek bezini seçmeden, bebeğinin altını değiştirmeye, gazını çıkarmadan uyutmaya hatta beslenmesine kadar birçok alanda annelerle birlikte sorumluluğu paylaşıyorlar. Bunları yapmaktan büyük keyif alan genç ve yeni nesil babalar bebekleri ile yakın temastan son derece hoşnut olarak onu bol bol okşuyor, kucaklıyor, masaj yapıyor, oynuyor kısacası sadece sevmeyle kalmayıp çok da ilgileniyor.

Uzamanlar bebeklerin anne ve babanın ortak desteğiyle büyütülmesini, sevgi, uyku ve oyun anlarını birlikte, bir ekip olarak paylaşmalarını belirtirken, baba figürünün bebeğin yaşamında çok önemli bir yeri olduğunu söylüyorlar. Annesiyle zaten çok özel bir bağı olan bebeğin, babadan da yoğun ilgi ve sevgi görerek büyüdüğünde, sağlıklı ve mutlu bir gelişim kaçınılmaz olmaktadır. Sosyal becerileri artan bebek, kendisiyle barışık, uyumlu ve daha yetenekli bir insan olarak topluma karışıyor. Özellikle kız çocuklarının babasıyla olan iletişimi ileride karşı cinsle kuracağı iletişimi doğrudan etkilemektedir.

Baba olarak bebeğinizi sık sık kucaklamak, tenini ve saçlarını okşamak, parmaklarıyla oynamak sadece size değil bebeğinize de mutluluk ve huzur verecektir. Sizin dokunuşunuz, kokunuz ve gösterdiğiniz ilgi onu rahatlatarak sakinleştirip, içini sevgiyle dolduracaktır.

Genç ve deneyimsiz bir baba olmak sizi korkutmasın, onunla bağ kurmanızın en etkili yollarından biri bezini değiştirmektir. Altını temizlerken onunla konuşun, ayaklarını göbeğini öpün, ona komiklikler yaparak birlikte yaşadığınız anın keyfini çıkarın. Ömür boyu devam edecek sağlıklı bir ilişkinin ilk adımları olan bu süreç, her ikiniz içinde doğru iletişim demektir.

Bebeğiniz konuşmaya başladığı ilk andan itibaren size anlattığı hiçbir şeyi atlamadan can kulağıyla dinleyin ki, ona önem verdiğinizi, onu dikkate aldığınızı anlasın ve sizin için çok değerli olduğunu hissetsin.

Ebeveyn olmanın heyecanını ve sorumluluğunu paylaştıkça topluma her yönden sağlıklı bir birey kazandırmanın keyfini doyasıya yaşamanız dileği ile…

Organickıd Ailesi..

Bebeğiniz 2 yaşına girdi ise büyümesi yavaşlayacak ve yemek yemeye ihtiyacı azalacaktır, sakın endişelenmeyin. Üstelik bebeğiniz artık seçici ve güçlü fikirleri olan bir birey haline gelmiştir. Ne yemek istediğine, nerede ve ne zaman yemek istediğine, hatta hangi tabağı istediğine kendisi karar vermek isteyebilir.

Bu seçiciliğini itirazsız kabul ederseniz, çocuğunuz bu konuda fazla çatışma yaşamazsınız. Onun adına kendiniz karar verdiğinizde bu sadece aranızdaki çatışmayı daha önemli hale getirecektir. Ancak siz yine de ona ne yemek istediğini sormayın, çünkü bu onun için bir hayli fazla sorumluluk olacak ve altından kalkmakta zorlanacaktır. Belli etmeden ve zekice bebeğiniz için uygun yiyecekler arasından menüyü hazırlayabilirsiniz.

Öncelikle sizinle masada yemek yemesini sağlayarak, bunu alışkanlık haline getirmesine çalışın. Arabasında, yatağında ya da televizyon karşısında asla yemek yeme olasılığını tanımayın. 2 yaşına girmiş bebeğinizin biberonu bırakmış olması gerekir, zorlanacaktır ama süt için bardak kullanmasını sağlayın. Kalsiyum açısından mutlaka peynir veya yoğurtla desteklemeye gayret edin.

İki yaşındaki bebeğiniz hiçbir şeyi yemek istemiyor yemeği ile oyun oynuyorsa, onu zorlamak yerine, farklı yöntemler denemeniz, sorunun çözümüne daha fazla katkı sağlayacaktır. İşte size birkaç ip ucu.

• Masadan kalkmak istiyorsa itiraz etmeyin. Birkaç saat sonra, yani düzenli yemek saatinde yeniden yemeğini önüne koyarak bunun yenmesi gerektiği konusunda algı yaratın.
• Meyve, poğaça, peynir gibi besleyici bir atıştırmalıkları bir tepside hazırlayıp siz de dahil olarak ona katılın, bunu etkinlik olarak algılayacak ve keyif alacaktır.
• Tüm bunlara rağmen bebeğiniz hala yemeyi reddedebilir, ancak telaşlanmayın, bir sağlık problemi yoksa acıktığında mutlaka yiyecektir.
• Bebeklerinde farklı bakım ortamlara ihtiyaçları olabilir ve buralardan bir şeyler öğrenirler. Bebeğiniz için farklı ortam sağlamaya çalışarak algısını ve becerilerini geliştirerek beslenmesinde kendi gelişimini bir adım ileriye taşıyabilirsiniz.

Okulların kapanmasıyla birlikte milyonlarca öğrencinin yaz tatilinin devam ettiği şu günlerini   tembellik yapmak olarak görülmemesi gerekir. Bu dönemin iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen uzmanlar, hiçbir şey yapmadan tembellikle geçirilen yaz tatilinin öğrenciler üzerinde karamsarlığa içe kapanmaya ve umutsuzluğa neden olduğunu belirtiyorlar. Yine rehberlik uzmanlarının görüşlerine göre yaz tatilinin yenilenme, şarj olma, gelişme ve motive olma olarak görülmesinin gelişime de destek vereceğinin bilinmesi gerekiyor.

 İşte yaz tatilini en verimli şekilde geçirmek için altın tavsiyeler:

• Karneyi gündemde uzun süre tutmamak gerekir

Karnesi zayıf olan öğrencinin ailesi karne için yapıcı ve objektif söylemler yaptıktan sonra çocuğa sevgi ve güven hissi vermek gerekir. Çocukları başka çocuklar ile kıyaslamak son derece olumsuz etkilere neden olacağından bundan kaçınılmalıdır. Karnesi iyi olan çocuklara ise sürekli olmamak kaydı ile gayretinden dolayı teşekkür etmek özverisini arttıracaktır.

• İnternetten uzaklaşmalı

Bilgisayar, tablet ya da akıllı telefonlarda internete esir olmamak gerekmektedir. Anne baba olarak çocukları için iyi bir tatil planı yapılarak televizyon, internet başında gereksiz zaman geçirmelerine izin vermemek gerekiyor. Bu tür zamanlar çocukların zihinsel, fiziksel gelişimini engelleyerek bazı problemlere zemin oluşturabilir.

 Dil okulu kursları iyi bir seçenek

Yaz tatilleri çocuğunuzun dil okuluna gitmesi harika bir fırsat olarak görülmelidir. Bu kurslar dil öğrenmenin yanı sıra çocuğa zaman yönetimini öğrenmesiyle birlikte yaz tatilini verimli geçirmesi için doğru bir seçenek olacaktır.

Yaz tatilinde okuyacağı kitapları listeleyin

Çocuğunuzun düzeyine ve ilgi alanlarına göre okuması için kitap listesi oluşturarak teşvik etmeyi ihmal etmeyin. Özellikle onunla kitapçılara, kütüphaneye birlikte giderek ve sizde örnek teşkil edecek şekilde kitap okuyarak ona rol model olmalısınız. Ailece okuma saatleri düzenleyerek birlikte kitap okuduğunuzda onun için yaşam şekli olmasını sağlayabilirsiniz.

Yeteneğine göre spor, müzik ya da resim kurslarına gidebilir

Özellikle yaz kursları öğrencilere bilmedikleri bir alandaki yetenekleri keşfetmesine fırsat sağlamakta iyi bir aracıdırlar. Bu gibi kurslar estetik duyguların gelişimine de katkı sunacak, farklı bakış açısı sağlayacaktır.

Çocuğunun doğum günü kutlamasında onun moralini bozacak, yolunda gitmeyen bir şeyler olmasını hiçbir anne baba istemez. Titizlikle yapılmış bir planlama ile çocuğunuzun doğum günü partisinin unutulmaz anılara kaydetmesini sağlayabilirsiniz.  İşte harika bir doğum günü partisi için planlama yaparken işinize yarayacak öneriler.

• Eğleneceği aktiviteler hazırlayın

Çocuğunuzun yaşına göre seçebileceğiniz pastel boya, baskı, origami, kâğıt katlama sanatı, ahşap boyama gibi çocukların seveceği aktiviteler hazırlayabilirsiniz. Küçük çocukların ilgi süresi kısa olacağından çeşitli eğlencelikler sunmak onları keyif alarak oyalayacaktır. Bunları hazırlarken güvenli ortam olmasına dikkat etmeyi gözden kaçırmayın.

• Arkadaş, akraba ya da bir yakınınızdan yardım isteyin

Çocuğunuzun doğum gününün herhangi bir sorun yaşamadan geçmesi için yakın arkadaş veya bir yakınınızdan yardım isteyerek daha kontrollü olabilirsiniz. Böylelikle oyun alanını gözlemleyebilecek çoğunluğa ulaşabilir, en ufak bir problemi gözden kaçırmadan çözebilirsiniz.

• Çocukların ortak katılacağı sıcak ortam hazırlayın

Doğum günü partisine katılan bazı çocuklar ilgisiz, çekimser ya da gönülsüz olabilir, bu da ortamın soğuk geçmesine neden olur. Bu çocukları gözlemleyerek tespit edin. Onları oyuna katılamaya teşvik edin, hatta bu çocuğa ya da çocuklardan yardım isteyerek ortamın içine çekin. Sıcak ve sevecen bir ortam yaratarak keyifli zaman geçirmelerini sağlayabilirsiniz.

• Çocukların seveceği atıştırmalık ve içecekler hazırlayın

Doğum günü partisine katılacağı çocukların ortak seveceği yiyecekleri hazırlarken gıda alerjisi olup olmadığını mutlaka sorun. Bunu davetiyenize yazabilir ya da ebeveynlerine telefon açarak öğrenebilirsiniz. Sağlıklı yiyecek ve içecek çeşitlerini hazırlarken tüm çocuklara yeteceğinden emin olmalısınız.

• Ortamı çocuklar için güvenli olduğundan emin olun

Davetli çocuklar gelmeden, parti ortamını iyice temizlemeye özen gösterin. Küçük veya tehlikeli objeleri ortadan kaldırın. Parti açık alanda yapılıyorsa, alçaktaki dallara ya da küçük bir çocuklar için tehlike oluşturabilecek hiçbir şeyi atlamayın.

Otizm hastalığına geçmişe oranla günümüzde maalesef ki daha sık rastlanmaktadır. Ebeveynlerin korktukları şeyler arasında yer alan otizm hastalığının belirtileri pek de bilinmemekle beraber yalnızca ismine aşinalığı dikkat çekiyor.

Öncelikle bilinmesi gerekenlerin başında otizmli olan her çocuğun aynı düzeyde otizmli olmadığı ve her otizmli çocukta zeka geriliğinin bulunmadığıdır. Düzenli ve iyi bir eğitimle otizmli kişilerin günlük yaşamlarını normal insanlar gibi devam ettirebildiklerini unutmamak gerekiyor. Otizmli çocuklara nasıl yaklaşmak gerektiğinin çok önemli olduğuna dikkat çeken uzmanlara göre otizmli çocukları olan ebeveynlerin bu konuda uzman kişilerinin önerileri doğrultusunda hareket etmelerini gerekiyor.

Peki otizmli çocuk doğar doğmaz anlaşılır mı? 

Çocuğunuzun otizmli olup olmadığını anlamak için 2 yaş civarında olması gerekiyor çünkü, çocuğun bilinçli olarak çevresiyle iletişim kurabilecek kadar büyümesi gerekiyor. Daha bebekken anlaşılmayan otizmin belirtilerini anne babanın iyi okuyabilmesi şart. Çevresiyle kurduğu ilişkiler en çok belirleyici unsurlar olarak görülüyor. İletişim güçlüğü çekmesi otizmin en güçlü belirtilerinden olmakla beraber, iletişim isteklerine olumsuz tavır takınması, soruları cevapsız bırakması mutlaka aile tarafından fark edilecektir. Özellikle kendisine seslenildiğinde, aldırmaması, duymazdan gelmesi ve bakmadığını gördüğünüzde, otizm için şüphelenmelisiniz. Kişiden kişiye değişen belirtiler gösterse de bazı çocukların konuşan kişiyi duysa bile inatla konuşmaması şeklinde de kendini gösterebilir.

Otizmin diğer dikkat çeken belirtileri ise konuşmalarının mimiksiz, vurgusuz, tekdüze ve konuşmalarını elleriyle desteklemeden yapıyor olmalarıdır. Bu konuda yapacağınız en doğru testler, çocuğunuzun yaşıtlarını gözlemektir. Otizmli çocuklarda gözlemlenen bir diğer farklılık da ikili sohbetleri sürdürmekte zayıf kalmalarıdır, kendi ilgilerini çeken konuların dışında konuşma istekleri hemen hemen iç yoktur. Sorulara çok kısa cevap verirler ve uzun süre ses çıkarmadan oturabilirler. Cümle kurmada, ezberledikleri kalıpları kullanmayı tercih ederek konuşmayı sonlandırmak isterler.

Yukarıda anlattığımız tüm belirtileri gözlemlemekle birlikte otizm tanısını kendinizin koyması mümkün değildir. Bu konuda hizmet veren rehabilitasyon merkezlerinden yardım alarak çocuğunuzun gelişimini, hayatının doğru rotada ilerlemesini sağlamalısınız.