Blog

Bebekler yetişkinlere göre bazı besinlere alerjik reaksiyon göstermeye daha hassastırlar. Bunun sebebi ise bağırsaklarının büyük moleküllere karşı daha geçirgen olmasıdır, böylelikle besin alerjisi oluşma riski yükselmiş olur.

Alerjik reaksiyon belirtileri:

• Göz ile dudaklarında şişlik gelişiyorsa,
• Cildinde kabarık, kaşıntılı kurdeşen veya egzama gibi lezyonlar oluşuyorsa,
• Hapşırık, öksürük, burun tıkanıklığı, nefes darlığı, göğüste sıkışma problemleri yaşıyorsa,
• Karın ağrısı, kusma, kanlı ve mukuslu ishali varsa, bebeğiniz besin alerjisi olmuş olabilir. Bu izlenimlerinizi mutlaka doktorunuzla paylaşmalısınız.

Besin alerjileri özellikle yeni doğan döneminden itibaren her yaşta ortaya çıkabiliyor. Örneğin yumurta akı, inek sütü, soya ve buğday alerjileri 9.aydan önce görülmektedir.

9. aydan önce riskli besinler neler?

Yumurta:  Alerjiye yumurta proteinleri sebep oluyor. Yumurtanın beyazı, sarısına göre daha alerjiktir. Özellikle yumurta beyazında bulunan ovalbumin ve ovomokoid maddeleri alerjinin oluşmasında rol oynar.  Bu proteinler ısıya dayanıklı oldukları için pişmiş yumurta da alerji yapabiliyor.

İnek sütü: Çocuklarda sık görülen ve genellikle ilk 6 ayda görülmeye başlayan besin alerjisidir. Çocukların yüzde 85'inde inek sütü alerjisi 5 yaşına kadar geçer.

İnek sütü alerjisinde bebeklere genellikle inek sütü verilmeyip, diğer süt ürünlerinin verilmesi gibi bir hata yapılmaktadır. İnek sütü alerjisi görülen bebeğe, yoğurt, peynir, ayran, tereyağı, margarin, sütle yapılan kek ile bisküvi gibi yiyeceklerin de verilmemesi gerekir. Biberon mamalarını da inek sütü ile hazırlamamak, bunun yerine,  özel inek sütü proteini içermeyen mamaların verilmesi gerekmektedir. En sık tahıl alerjisi görülüyor.

Buğday: Buğday alerjisinde en çok cilt belirtileri ile kendini gösteriyor.

Susam ve soya: Soya tohumundaki proteinlerini alerjiye neden olmaktadır. Soya, salam- sosis gibi et ürünlerinde çikolata, dondurma, kahvaltılık tahıllarda ve unlu mamullerde katkı maddesi olarak kullanılıyor. Paketlenmiş ürünleri kullanmak dikkat edilmesi gerektiren bir etkendir.  Susam da unlu ürünlerle beraber, değişik besin maddelerinde de kullanıldığından alerji görülen bebeklerde susam ve susam ürünü olan tahini de tüketmemek doğru olacaktır.

Balık ve deniz ürünleri: Balık omega 3 kaynağından en zengin besin olsa da, alerji riski nedeniyle beslenmeye 9.aydan önce verilmemelidir. En erken 1,5 yaşından sonra dikkatle gözlenerek verilmeye başlanmalıdır. Kalamar, midye, karides gibi diğer deniz ürünleri ise 1 yaşından sonra önerilmektedir. Balık yağı içeren ilaçlardan da uzak durmak yerinde olur.

Ayrıca portakal, mandalina gibi turunçgiller ve domates, kivi çilek de alerji riski taşıyan besinler arasında yer almaktadır. Bu sebeple de uzmanlar tarafından 9 ayını doldurmamış bebeklere verilmelerini önermemektedirler.

Anne sütü bebeğe verilebilecek en değerli ve yaşamsal bir hediyedir. Zira anne sütü, bebeklerin tüm yaşam sürecinin sağlık yolunu düzenleyen bileşenlerden oluşan mucizenin kendisidir.

Bebeğin ihtiyacı olan tüm besinleri ideal ölçülerde barındıran, onu hastalıklardan koruyup kollayan ve hem fiziksel hem beyinsel hem de ruhsal gelişimlerine sayısız faydalar sağlayan bir mucizedir.

Sayısız faydaları içinde barındıran bu çok özel besini, her anne kendi bebeğine özel olarak sunar. Bebek büyüdükçe sütün içeriği de o dönemin gereksinimine göre değişiklik göstererek bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılar. Uzmanlar, yeri doldurulamaz bu mucizevi besinin diğer faydalarının da sayılamayacak derecede çok olduğunu belirtiyorlar.

Bebek dünyaya geldikten hemen sonra salgılanan ilk süte “kolostrum” denir. Önceleri az miktarlarda salgılanan süt, bebek emdikçe giderek artar. Kolostrum ilk 72 saat içinde salgılanır. Bu süt, bebeği hastalıklardan koruyucu maddeler açısından çok zengindir ve sarımsı bir renge sahiptir. Bebeğin, kolostrum’ dan en üst düzeyde faydalanması için bebek mümkün olduğunca doğumu takip eden ilk 2 saat içinde emzirilmelidir.

Anne Sütü;

• Annenin ilk sütü (kolostrum) bebeğe yapılan ilk aşı gibidir.
• Enfeksiyonlara karşı korur.
• Bağışıklık sistemini güçlendirir.
• Anne ile bebek arsındaki bağı kuvvetlendirir.
• Bebeğin zihinsel ve zekâ gelişimine katkıda bulunur.
• İshali önler.
• Anne sütünün tadı zaman zaman değişerek bebeğin tatları tanımasını sağlar.
• Aşıların etkisini arttırır.
• Kabızlığı önler.
• Alerjik hastalıkları önler.
• Konuşmayı geliştirir.
• Bebeğin çene ve diş sağlığı için faydalıdır.
• Solunum yolları, kulak, idrar yolu, menenjit vb. enfeksiyonlarına karşı korur.
• Lösemi ve lenfomadan korur.
• Diyabet, kolesterol yüksekliği, imflamatuar barsak hastalıklarına karşı korur.
• Sindirim sistemini zorlamaz.
• Anne sütü ile beslenen bebekler daha uysal ve stressiz olurlar.
• Ani bebek ölümü riskini azaltır.
• Anne sütü ile beslenen bebeklerde kansızlık daha az olur.

Uzmanlar bu mucizevi doğa harikası besini artırmak için bazı yöntemler önermektedirler.

Anne Sütünü Artırmanın Yolları:

• Yeteri kadar iyi beslenmeye ve bol sıvı almaya çalışın. (Yeterli miktarda sıvı aldığınızı idrarınızın renginin açık olmasından anlarsınız.)
• 24 saat içinde minimum 8 kez ve hatta mümkün olduğunca fazla emzirmeye çalışın.
• Her emzirmede iki göğsü birden emzirin.
• Daha fazla süt üretimi için emzirme esnasında göğsünüze masaj yapın.
• Emzirme pozisyonlarınızın doğru olduğundan emin olun.
• ilk haftalarda emzik ve biberondan uzak durun, sadece anne sütüyle besleyin.
• Göğüslerinizden pompa ile süt sağmak da sütü arttırır.
• Zayıflamak için diyet yapmayın.
• Beslenmenizde koyu yeşil yapraklı sebzelere çok yer verin.
• Tam tahıllı karbonhidrat içeren ürünleri sık sık tüketin.
• Bal kabağı, havuç kavun gibi beta karotenden zengin olan ürünleri tüketmeye özen gösterin.
• Sık sık emzirmek bol süt gelmesini sağlayacağını da unutmamak gerekir.

Bebeklerde 6. aydan itibaren süt dişleri sürmeye başlar, bu süreç 3 yaşına kadar devam eder. Toplam 20 adet süt dişine sahip olan bebeklerde 6 - 8. aydan sonra temizlemeye başlamak yerinde olur.

Bebeklerin dişleri nasıl temizlenir?
Steril bir gazlı bez ya da çok temiz bir tülbent ile dişlerinin çiğneme yüzeylerindeki yemek artıklar temizlenebilir.
Diş fırçası;
Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra, yani 2,5 - 3 yaşında başlanması yerinde olacaktır. Seçilecek olan diş fırçası, onun yaşına uygun ve yumuşak kıllardan oluşmalıdır. Sert kıllara sahip diş fırçası, diş minesine ve diş etlerine zarar verir. Bu yüzden 3-6 ay aralıklarla diş fırçasının değiştirilmesi uygun olur.

Diş macunu seçimi;
Diş macunu seçiminde de çocuklara uygun ürünleri kullanın, çocuklar macun yemeye ya da yutmaya çalışabilirler. Normal macunlardaki yüksek flor yutulduğundan ya da yüksek dozda kullanıldığında çocuklar için tehlikeli olabilir, dikkatli ve araştırarak seçim yapmak gerekir.

Bebeklerde diş temizliği hangi zamanlarda yapılmalıdır?
Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişlerin çiğneme yüzeylerini temizlemeyi rutin haline getirmek, alışkanlık kazanması açısından da faydalı olur.

Çocuklarda diş fırçalama alışkanlığı nasıl kazandırılır?
Çocuğunuzun ilk zamanlarda diş fırçalama konusunda tam başarı gösterememesi çok doğaldır. Siz onu cesaretlendirerek ve överek bir oyun oynarmış gibi diş fırçalama alışkanlığı kazandırabilirsiniz. Bunun için önerilen bazı püf noktalarını sizde uygulayabilir ve bu alışkanlığı ona hayat boyunca edinmesini sağlayabilirsiniz.

• Siz kendi dişlerinizi fırçalarken, çocuğunuz da kendi dişlerini fırçalasın.
• Ona birkaç tane, renk renk diş fırçası ve ona uygun diş macunu alın. Her seferinde başka bir ikili seçmesini sağlayın. Bu, diş fırçalama isteğini ve motivasyonunu artırır.

• Önce kendisinin dişlerini fırçalamasını bekleyin, sonra siz onun dişlerinizi fırçalayın, o da sizin dişlerinizi fırçalasın. Oyun oynama şeklinde olacağından keyif alacaktır.

• Lavabonun yanına bir kum saati koyun ve her fırçalamada kum saatini ters çevirerek zaman tutun. Yaklaşık iki dakikalık fırçalama yeterli olacaktır.

• Diş fırçalama panosu hazırlayın ve her fırçalamadan sonra pano üzerine birlikte işaretleme yapın.

Anne ve baba olarak siz de dişlerinizi düzenli fırçalamalısınız ki çocuğunuz sizi, örnek alsın. İlk zamanlar onunla birlikte fırçalayın, daha sonra kendisi yalnız başına fırçalamaya başlayacaktır.

Herşeyin yolunda gittiği hamilelikler 38 ile 42 hafta arasında tanımlanır. 37 hafta ve altında doğan bebekler prematüre bebeklerdir ve özel bakımın şart olduğu süreçtir. Özellikle de 32 haftanın altında dünyaya gelenler ileri derecede prematüre bebekler olup çok özenli bakım gerektiren gruplardır.
Günümüzde normal yolla oluşmayan ve buna istinaden hamile kalma tekniklerinin gelişmesiyle beraber çoğul doğumlar ve buna paralel olarak prematüre bebeklerin sayısında artış vardır.
Prematüre bebekler, normal sürede doğan bebeklere göre farklılıklar gösterirler. Prematüre doğan bebeklerin ebeveynleri, bebek taburcu olup eve geldikten sonra yeni bir yaşam koşulları başlar.

Hastane sonrası;
Hastaneden erken çıkma bebek ile anne arasındaki bağı kuvvetlendireceği gibi bebeğin gelişeceği çevrenin düzenlenmesi, hastane enfeksiyonlarının önlenmesi gibi durumlarla karşı karşıya bırakabilir. Buna karşılık hastaneden erken çıkma; bebeğin genel durumunun bozulmasına ve tekrar hastaneye yatırılması gereksinimine yol açabilir ve bu durum bebeğe olduğu kadar aileye de ilave bir stres kaynağı olabilmektedir.

Üzülmeyi bırakın;
Anneler bebeklerine yardım edebilmek için üzülmeyi bırakıp yeni durumda nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenmelidir. Prematüre bebeklerin bakımı ve beslenmesi çok önemlidir. Bu yüzden anne sütünün önemi hayati niteliktedir. Her bebeğin annesinin sütünün özellikleri diğerinden farklıdır. Çünkü her bebeğin annesinin sütü kendi bebeğine özeldir. Bu yüzden annesinin sütüyle beslenen prematüreler daha hızlı büyümektedirler.

Pramatüre bebeklerin evde bakımı;
Pramatüre bebeklrin bağışıklık sistemi tam gelişmediği için ailelerin, beslenme, uyku düzeni, solunum takibi, banyo, evin ısısı, giyimi, tırnak ve cilt bakımı, ağız, göz ve burun bakımı ve özellikle enfeksiyonlardan koruma gibi konuları yakından takip etmesi gerekmektedir. Eve gelecek ziyaretçi sayısına mutlaka sınırlama koyulmalı ,bu konuda hassas davranılmalıdır.

Hijyen herşeyin başı;
Özellikle el temizliği, enfeksiyon kontrolünde birinci basamaktır. Bebeğe dokunmadan evvel, alt temizliği sonrası el temizliğine özen göstermek çok önemlidir. Herhangi bir problemle karşılaşıldığında ise mutlaka takibi yapan doktor dan yardım istemek gerekir.

Azı karar çoğu zarar;
Bu arada bebeği korurken aşırıya da kaçmamak gerekir. Bebeği sürekli evde kapalı tutmak da doğru bir uygulama değildir. Özellikle ılıman havada temiz havaya çıkarılmaları ve güneş almaları çok önemlidir.

Cinsiyet öğrenildikten sonra bebek odasını dekore etme telaşı başlar. Minik yavrunuzu kucağınıza almadan, dünyanızda onun için en güzel yeri hazırlama telaşı, çok heyecan verici keyifli bir durumdur.

Bebeğiniz kızsa çoğunlukla odanın hakim rengi pembe olarak düşünülür. Bu düşünceden artık kurtulmak gerekir. Farklı renklere açık olmalısınız. Böylece olağandan farklı ve şık bir oda dekore edebilirsiniz.

Sadeliğin gücünü kullanın;

Örneğin pastel tonların ferahlatıcı bir etkisi olduğundan dolayı bebek odalarında tercih edilecek renklerin başında gelebilir. Oda çok aydınlık beyaz renkle dekore edildiğinde, bebeğin gözlerini rahatsız ederek, onu huzursuz edecektir. Yumuşak renklerin olumlu havasını zevkinizle birleştirerek ve tabi ki sağlıklı yaşam ortamını hazırlayarak bu hazırlığı keyfe dönüştürebilirsiniz.

Sıcacık ve güven verici olmalı;

Bebek odalarında daha çok anneler vakit geçireceğinden, annenin de kendisini rahat hissedeceği ve bebeğini güvenli olarak büyütebileceği şekilde planlanmalıdır. Bebeğinizin odası sıcak, samimi ve güven verici olmalıdır. Odasının renginden mobilyaya kadar olan tüm detaylarda sade ve kullanışlı seçimler yapılmalıdır.

Yatak ve karyola seçimi;

Karyolasının korkulukları yuvarlak hatlı olmalıdır. Korkuluklarının uzunluğunun bebeğin ayağa kalktığında düşmesini engelleyecek boyda olmasına ve indirilip yükseltilebilir olmasına dikkat etmelisiniz. Anti-bakteriyel ve doğal kauçuktan imal edilmiş lateks yataklar ya da orta sertlikte yarı ortopedik bir yatak tercih edilmelidir.

Ergonomik tasarımlı mobilyalar;

Her ne kadar odanız geniş olsa da bebeğinizin büyümesiyle daha geniş alanlara ve yeni eşyalara ihtiyacınız olabilecektir. Bu sebeple mümkün olduğunca ergonomik olarak tasarlanmış mobilyalar veya ürünler seçin. Örneğin misafir yataklı ya da çekmeceli karyola, hem saklama ünitesi olarak hem de koltuk gibi kullanılabilecek sandıklar gibi. Böylece bebeğinizin ortalıkta görünmesini istemediğiniz eşyalarını görünmeden saklayabilir hem de alan kazanmış olursunuz.

Tekstil ürünleri:

Bebeğinizin odasında kullanılan tekstil ürünleri de doğal malzemelerden üretilmiş olmalıdır. Nevresim takımları, perdeler, halılar gibi ürünleri seçerken bakteri üretmeyen ve kolay temizlenebilenleri seçmek doğru olacaktır.

Aksesuarlar:

Minik kızınızın odasında onun hayal gücünü geliştirecek, göz el koordinasyonunu geliştirecek hem oyuncak hem de aksesuar olarak kullanabileceğiniz asmalı oyuncakları tercih edebilirsiniz. Özellikle yatağının üstüne asacağınız bu oyuncaklar bebeğiniz için çok eğlenceli olabilir.

Yeni anne baba olmuş ve bunun heyecanını yaşayan ebeveynler aynı zamanda telaşlı ve edişeli olurlar. Bebeği ile başbaşa kalınca banyo yaptırmak bile başlı başına bir telaş konusu olabilmektedir.

Bebeği elinden  suya kaydırıp düşebileceği, sabun yutabileceği, kulağına suyu kaçırma endişesi ile banyo yaptırmak çok zor bir iş olarak anne – babanın korkusu olabilmekte. Öncelikle bu korkuları bir kenera bırakarak sadece dikkat ederek, bebeğinizi yıkamanın keyfini çıkarabilirsiniz.

Yeni doğan bebeğin herhangi bir sağlık sorunu yoksa ve bulunduğu ortamın düzeni sağlanmış ise banyo yaptırılmasında herhangi bir sakınca yoktur

Bebeğinizin göbeği düşünceye kadar, yani ilk bir hafta on gün uzmanların önerilerini dikkate alarak uyuladığınızda telaşınızın kaybolduğuna şahit olacaksınız.

Yenidoğan Bebeğe Uygulanacak Banyo Teknikleri:

• Bebek birkaç kat yumuşak havlunun ya da yumuşak bir minderin üzerine sırtüstü yatırılır. İşlemler kolay olsun diye tüm giysileri çıkarılıp havlu ile sarılması iyi olur.

• Yüz ılık suya batırılmış bir pamukla gözlerinin etrafından başlanarak temizlenir. Daha sonra da yumuşak bir pamuklu kumaş ya da havlu aynı şekilde ılık su ile ıslatılarak burun çevresi, yanaklar alın kulaklar aynı şekilde silinir. Ardından havlu ile yüz kurulanır.

• Saç temizliği için de sırtüstü yatan bebeğin başı ensesinden desteklenerek hafifçe kaldırılıp biraz ılık su ile ıslatılır. Bebek şampuanı ile saçlara hafif masaj yapıldıktan sonra tekrar ılık su ile şampuan da temizlenir ve yumuşak bir havlu ile saçlar da kurulanır. Bebek tarağı ya da fırçası ile saçlar taranır.

• Gövdenin temizliği için ılık suya batırılıp bebek şampuanı ile köpürtülmüş bebek lifi kullanılır. Tüm gövde silindikten sonra da bol ılık su ile ıslatılmış bir havlu ile durulanıp başka bir havlu ile de kurulanır.

• Genital bölge ve popo da önden arkaya doğru aynı şekilde silinip kurulanır.Bacaklar ve kollar da aynı şekilde silinirler.

• Alt bezini bağlamadan önce pişik önleyici bir krem sürülür.

• Göbek kordonu etil alkol ya da daha da iyisi isopropil alkol (tuvalet ispirtosu olarak bilinir) ile ıslatılmış bir pamukla silinir. Böylece kuruması kolaylaşır.

NOT:Bebeğinizin yıkanacağı ve giyineceği mekanın ideal ısılarda olmasına dikkat edin. ( 24-25 derece)

Bebeklerle yapılan rutin işlerin onların sosyalleşmesinde bir araç olduğunu söyleyen uzmanlar alt temizliği sırasında annenin enerjisinin bebeklere  geçtiğini bunun içinde huzurlu ve rahat bir ortamda yapılması gerektiğini belirtiyorlar.

Yanlış ve yetersiz yapılan alt temizliğinin bebekte, idrar yoluda iltihaplanmalara,  iyileşmeyen  pişiklere, uykusuzluk, huzursuzluk, iştah sorunları  gibi birçok sıkıntıya  neden olduğunu belirtiyorlar. Bu yüzden anneler, hijyene  ve temizleme şekillerine çok dikkat etmeliler.

Genital bölge;

Kız bebeklerin alt temizliği, hiçbir zaman vücudunun diğer kısımlarının temizliği gibi değildir. Genital bölgenin temizliğinin her zaman yukarıda aşağıya doğru yapılması gerekir. Her defasında temiz bir bezle ve tek harekette silinmelidir.

Temizleme işleminden sonra yumuşak bir havlu bez yada kağıtla kurulayıp koruyucu krem sürmeniz gerekir. Alt temizleme ve değişim işlemi sırasında altının biraz açık kalması ve hava alması yararlıdır. Ayrıca bebekler bundan son derece keyif alırlar.

Bezi konulmadan önce;

Eğer bir silmede temizlenmediyse, bir tampon alarak aynı şekilde yukarıdan aşağıya doğru bir kez daha silinir. Daha sonra makatı ve poposunun yanları da silinerek, kirli bez bebeğin altından alınır. Temiz bezi konulmadan önce bebeğin altı tülbentle ve yumuşak hareketlerle kurulanır. Kapatmadan önce pişik kremi sürülür. Koruyucu pişik kremini her alt açmada kullanmakta yarar vardır. Çünkü bu krem çişin ve kakanın yapacağı tahrişe karşı bebeği korur. Daha sonra bebek bacaklarından kaldırılarak temiz bez altına yerleştirilir.

Bebek kakasını yapmışsa, aynı yöntemi uygulayarak  tek hareketle ve her silmede  yukarıdan aşağıya doğru temizlemelisiniz. Bu konuda  hatalara sık rastlanmakta  ve temizleme beziyle yukarıdan aşağıya doğru silindikten sonra, katı değiştirilerek aynı bezle aşağıdan yukarıya doğru da tekrar kullanılmaktadır. Böylece  anüs bölgesinden etrafa  yayılmış olan dışkı partikülleri, temizleme beziyle bebeğin idrar kanalına doğru getirilmektedir. Kız bebeklerde idrar çıkışı açıktır ve anüsle arasındaki mesafe kısadır. Bu yüzden erkek bebeklere göre idrar yolu enfeksiyonlarına daha sık rastlanır.

Sonuç olarak;

Bu yüzden annenin, bu uygulamalara dikkat etmesi çok önemlidir. Alt bezinin sık değişimi, kakayı bez bölgesine yaymayacak, doğru bebek bezi seçimi, doğru temizleme ve hijyen kurallarına uyma,  bebeğinizi idrar yolu enfeksiyonlarından uzak tutmuş olacaktır.

Bebeklik ve erken çocukluk dönemini kapsayan 0-6 yaşları çocuğun en hızlı gelişim ve değişim gösterdiği dönemdir. Çocuğun bu dönemde yaşadıkları, ileriki hayatının temelini oluşturur. 0 – 6 yaş dönemi çocuklarda zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimleri açısından çok önemli bir zaman dilimidir. Bu dönemlerde çocuklar başka çocuklarla bir arada olup, sosyalleşmeye ihtiyaç duyurlar.

Anaokulları çocukların bir arada olma, paylaşma, birlikte hareket etme, oyun oynama gibi ihtiyaçlarını karşılayan eğitim kurumlarıdır. Burada önemli olan çocuğun zihinsel ve beceri kapasiteleri denk olan yaşıtlarıyla bir arada olmasıdır. Böylesi ciddi bir dönemde çocuğun gelişimini önemli oranda etkileyecek anaokullarını seçerken nelere dikkat edilmesi gerekenleri birkaç başlık altında ele almak ve bunlara göre karar vermek gerekir.

Öğretmen:

Öğretmenin sevecen, güleryüzlü ve şevkatli  olmasına,

Çocuk için kritik bir dönem olduğundan eğitimli ve tecrübeli öğretmen olmasına, okuldaki diğer personelin arasındaki iletişim de uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. Bu uyum ve huzur ortamının çocuklara da yansıyacağını düşünerek karar vermek isabetli olacaktır.

Sınıf Mevcutları:

Özellikle okul öncesi eğitimlerde bir öğretmene düşen çocuk sayısı 5’i geçmemelidir. 3-6 yaş döneminde ise bu sayı 12’yi geçmemeli ve sınıfta bir yardımcı öğretmen olmalıdır.

Ayrıca sınıf sayısına da dikkat etmek çok önemlidir. Çünkü çok kalabalık ve gürültülü  bir okul çocukların orada bulunma sebebine de olumsuz yansıyabilir.

Okulun Eğitim Programı:

Eğitim programı çocukların bireysel özelliklerine göre cevap hazırlanmış olmalıdır.

Bu okulda disiplin eğitimi nasıl sağlanıyor, öğretmenler ve diğer personel tarafından nasıl uygulanıyor? Kurallara uymayanlar için neler yapıldığını araştırın.

Branş dersleri az olan okulları tercih edin. Çünkü çok fazla branş dersleri ve yoğun program okul öncesi çocuğu için kafa karıştırıcı olabilir.

Çocukların eğitim programları dışında yaptıkları drama, bale, satranç, yüzme , yoga gibi eğlenceli aktiviteleri olabilir. Bu aktivitelerin hangi kişiler tarafından verildiğini ve bu kişilerin eğitim durumları hakkında bilgi alın.

Anaokulunun değerlendirme sisteminin de olup olmadığı önemli. Sürekli şekilde bireysel ve grup gözlemleri, çocukların gelişimlerine bakılarak programların değerlendirilmesi, programın eksik yönlerinin geliştirilmesi gerekir.

Okulun Fiziki Koşulları:

Sınıflarda temizlik çok önemlidir. Ayrıca mobilyaların çocukların boyunda olması ve sivri kısımlarının kaplanmış olması gerekir. Oyuncak ve eğitim malzemeleri çocukların görebilecekleri şekilde yerleştirilmiş olması ve çocukların yutabilecekleri oyuncak parçaları, kesici aletler, kimyasal maddelere dikkat edilmelidir.

Okulda sürekli olarak sağlık uzmanı veya acil durumlarda temasa geçilen doktorların varlığına dikkat etmek ayrıca çok önemli bir maddedir.

Çocukların oynayacakları ve enerjisini atacakları bir bahçenin olması da fiziksel gelişimleri için önemli olduğu için, bahçenin olması gerektiğini unumayın.

Yemek listelerinin beslenme uzmanı tarafından  hazırlanıp hazırlanmadığını mutlaka araştırın.

Güvenlik önemleri ciddi şekilde alınmış olmalısına dikkat edin.

Eğitim materyallerinin bulunup bulunmadığına gözden geçirin.

Olabildiğince evinize yakın okullar tercih etmeye çalışın, çok erken saatlerde kalkmak zorunda kalmak, onun uykusuz kalmasına  yol açabilir.

Anaokulu seçerken aile ve okul işbirliğini de değerlendirmeniz, çocuk eğitimi açısından  önem verilmesi gereken etkenlerin arasındadır.

Bebeklerin beslenmesinde 4. ve 5. aylar çok önemlidir. Uzmanlar bu aylardan itibaren anne sütü veya benzerlerinin yetmeyeceği görüşünde birleşiyorlar. Ek gıdalara geçişin 4. aydan önce de olmaması, bu ayların emerek beslenme dönemi olduğunu belirten uzmanlar, yavaş geçişlerle yarı katı gıdalara geçilebileceğini belirtiyorlar.

4.ayını tamamlayan bebeklerin çabuk acıktığına şahit olursunuz, bu da ek gıdalara geçişe hazır olduklarının göstergesidir. Meyve sularını ve meyve pürelerini bu aylarda vermeye başlayabilirsiniz. Bunları ara öğünlerde tercih etmek ve ilk olarak elma veya havuçla başlamak yerinde olacaktır.

Evde bebeğiniz için hazırlayacağınız bebek maması içinizi rahat ettireceği gibi, sevdiği sebze meyveleri tespit etme fırsatı sunar. Meyvelerin bol çeşitlilik gösterdiği şu günlerde size önereceğimiz mama tarifini deneyebilirsiniz.

Meyve salatalı mama tarifi

Yaş Aralığı:

4 ay ve sonrası

Hazırlama Süresi:

10 dakika

Malzemeler:

1 Dilim elma

½ küçük havuç

½ küçük muz

1 Tatlı kaşığı organik pirinç unu

100 ml anne sütü

Hazırlanışı:

Meyvelerin hepsini ezip püre haline getirin. Pirinç ununu sütle karıştırarak mama kıvamına gelinceye kadar pişirin. Hazırladığınız karışık meyve püresini ilave ettikten sonra ılık halde bebeğinize afiyetle yedirebilirsiniz.

Not: Kullandığınız mutfak araç gereçlerinin steril olmasına dikkat edin.

Çocukların yemeği reddetmesi, ebeveynlerine karşı kullandıkları en güçlü silahtır. Bu silahı 8-9 aylıktan okul çağına, hatta daha ötesine kadar sık sık kullanırlar, istedikleri şeylere bu yolla ulaşmak isterler. Özellikle de sebzelere karşı direnç gösterirler.

Çocuklara yemekten hoşlanmadıkları yiyecekleri eğlenceli hale getirmek, yemek yemeği oyun haline dönüştürmek, onu mutlu ederken, hem beslenmesini hem de onunla kaliteli zaman geçirmenizi sağlayacaktır.

Çocuklarınızla birlikte ya da sizin yapabileceğiniz, önerdiğimiz 10 çeşit özel eğlenceli yemek menüsünü onlar için hazırlayabilir, yemek yedirmenin keyfini yaşayabilirsiniz.

İşte o menü;

1- Neşeli Sandviç

Bakliyat, et, sebze tahıllı ekmek ile hazırlayacağınız sandviçi hiç bir çocuğun reddetmesi mümkün değildir.

2- Yavru Güneşcik

Sandviç ekmeğinin ortadan kesilerek üzerine omlet, domates ve roka dallarıyla hazırlanmış sağlıklı bu öğünü mutlaka seveceklerdir.

3- Şaşkın Aslancıklar

Fındık, ceviz gibi mükemmel gıdaları cupcake formatında hazırlayıp, şaşkın aslancıkları oluşturarak onları fethedip amacınıza ulaşabilirsiniz.

4- Güneş Patlaması

Haşlanmış nohut,veya fındık kullanarak portakal, ahududu, çilek ve yabanmersinini eğlenceli bir görselle sunarak öğleden sonrası atıştırmalığı niyetine yedirmeyi mutlaka denemelisiniz.

5- Dalgın Profesör

Meyve yemekten kaçınan çouğunuz için, ananas, çilek ve havuçtan oluşan meyve salatasını böyle bir tasarımla eğlenceye dönüştürebilirsiniz.

6- Fred Çakmaktaş’ın Arabası

İsterseniz, bir köfte, isterseniz küçük bir sandviç, yada közlenmiş bir patatesle taş devrinin Fred Çakmaktaş’ının arabası haline getirip onun ilgisini çekebilir istediğiniz sebze ve meyveleri kullanarak bunlardan faydalanmasını sağlayabilirsiniz.

7- Tatildeki Kedicik

Yedirmekte zorlandığınız bisküvili,muzlu veya ceviz,fındık karıştırılmış bir karışımı kedi formatında görseldeki gibi meyveleri kullanarak eğlenceli bir atıştırmalık hazırlamak, çocuğunuza keyifli bir beslenme sunacaktır.

8- Yaramaz Maymuncuk

Sabah kahvaltısında oyun adı altında çok rahat yedirebileceğiniz, besin değeri yüksek bu menüye direnç göstermeyecektir.

9- Şirine

Makarna, köfte ve bezelyeyi gördüğünde, kendini Şirinler köyünde zannederek afiyetle yediğini gördüğünüzde emeğinize değdiğini düşüneceksiniz.

10- Minik Yavru Kuş

Domates soslu, makarnalı köfte yedirmenin en güzel yolu.

Afiyet olsun :)