Blog

Sizin de çocuğunuz okuldan gelince yavru bir fil gibi acıkmış olarak mutfağa koşuyor mu? Her evde bu durumun yaşandığını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. Çok acıkmış ve bir sürü enerji tüketmiş olarak eve geldiğinde ne bulsa yiyecek durumdadır. Akşam yemeği öncesi abur cuburla karnını doyurması demek dengeli ve sağlıklı yemek yeme ihtimalini ne yazık ki azaltabilmekte. Bu nedenle çocuğunuz okuldan gelmeden hem sağlıklı hem de sevebileceği atıştırmalıklar bulması çok iyi olacaktır.

Peki bu atıştırmalıklar neler olabilir, birkaç tarif paylaşalım istedik.

Muffin kaplarda omlet

Eğer çalışan bir anneyseniz akşamdan hazırlayabileceğiniz lokmalık omletlerle çocuğunuzun hem sağlığına hem de keyfine nokta atışı yapabilirsiniz. Miktarlarını sizin belirleyebileceğiniz malzemelerin neler olduğuna bakalım:

Yumurta, zeytinyağı, 1-2 kaşık süt, 3-4 adet zeytin, patates rendesi, kaşar ve beyaz peynir rendesi sucuk. Tüm malzemeyi çukur bir kapta karıştırarak muffin kaplarına teker teker koyun. (Bu karışımı akşamdan hazırlamanızda bir sakınca yoktur) Çocuğunuz okuldan gelmeden 5 dakika önce fırına atın. (Ya da onu karşılayacak büyükanne veya yardımcı abla yapabilir) O geldiğinde baş döndürücü kokuların sardığı evi daha fazla seveceğinden emin olabilirsiniz 😊

Hiç vaktinizi almayacak ama bir o kadar besleyici başka bir tarifimizde:

Dondurma saplı ballı muz

Muzun 4/3ünü kesin ve hazır dondurmalardaki ahşap sapa geçirin. Muzu önce bala daha sonra dövülmüş fındık, ceviz, fıstık, yulaf ezmesi ve kuru üzüm karışımın batırarak hazır hale getirin. Bunun cazibesine karşı koyamayıp elinde olmadan dengeli beslenecektir 😊

Ekmek üstü mini pizza

Yine akşamdan hazırlayıp çocuğunuzun okuldan gelmesine yakın fırında pişirebileceğiniz bir tarifimiz var. Evdeki karışık peynirlerden bir kaba doğrayın ya da rendeleyin. Domates, taze köy biberi, yeşil zeytini de üzerine küp şeklinde doğrayın. Kekik karabiber ve tuzla lezzetlendirip birazda zeytinyağı ekleyin. Sonrasında dilimlenmiş ekmek üzerlerine sürüp pişireceğiniz tepsiye dizerek fırınlama zamanına kadar dinlenmeye alabilirsiniz. Enfes, sağlıklı ve keyifli atıştırmalık hazır.

Afiyet Olsun. Organickid Ailesi…

Bebeklerin cildi yetişkinlerden çok farklı bir yapıya sahiptir. İnce, hassas, kırılgan ve geçirgendir. Gelişimi boyunca cildi de değişikliğe uğrayarak bu özelliklerden uzaklaşır.

Zaten hassas olan cilt yapısı bebeklerin, kış aylarında bakımına daha bir özen göstermek gerekir. Soğuk havanın zararlı etkilerine, koruyucu önlemlerle ve düzenli cilt bakımıyla karşı koymak mümkündür. Olumsuz çevresel koşullardan çok çabuk etkilenen bebekler, kışın terlemenin azalması ve soğuğun deri üzerinde yarattığı tahriş ile aşırı kuru bir cilde maruz kalabilir. Bu kurulukla bebeğin cildi ince çatlaklı ve kepekli bir görüntü alır.

Eğer bebeğiniz atopik cilt yapısına sahipse abartılı sonuçlarla karşılaşmak zorunda kalabilirsiniz. İlk başlarda önemsenmeyecek bir cilt rahatsızlığı gibi görünse de, zamanla şiddetli bir kaşıntıya dönüşebilir.

Kış aylarında bebek cildi için yapılacak bakım listesinin başında, banyo yaptırırken kurutucu ve tahriş edici sabunlar kullanmamaya özen göstermek gelirken, çözücülerden de uzak durmak gerekir. Banyo sırasında yumuşak ve bebekler için üretilmiş bir sabunla ve sadece bir kez sabunlayarak durulamak yeterli olacaktır. Bebeklerin saçlı derileri yetişkin insanlar gibi yağlanıp kirlenmediği için 3-4 günde bir yıkamak bebeğin cildini zorlamadan temizleyecektir.

Bebeğin cildi için en önemli konu derinin nemini kaybetmemesidir. Bebeğin kuruyan cildinin nemini geri yerine koymak gerekir. Böylelikle cildin kaybettiği su yerine konmuş olurken, doğal neminin de korunması sağlanır. Ayrıca banyo yaptırılacak günlerde banyo sonrası vücut nemlendirecek losyonlar kullanmak, kuruyan derinin normale dönmesinde destek sağlayan faktörlerdendir. Bebeğin cildini nemlendirmeye yarayan çeşitli doğal bitki yağlarından da faydalanabilirsiniz. Onun hassas cildi için hangi bitki yağını seçmek konusunda doktorunuzdan yardım alabilirsiniz.

Bebeğin cildini koruma yöntemlerinden biri de doğru bebek bezinin kullanılmasıdır. Kalitesi düşük bezlerin bebeğin cildinde tahrişe sebebiyet vereceği unutulmamalıdır.

Organickid Ailesi…

Çocukların görüntüsüne kapılarak yemek istedikleri atıştırmalıkların sağlıklı olduğundan ya da zarar vermeyeceğinden emin misiniz? Çocukları yediği birçok atıştırmalık kansere varan birçok hastalığa davetiye çıkarmaktadır.

Çocuklar için hazırlanan abur cubur diye adlandırılan yiyeceklerde kullanılan doğal olmayan renklendiriciler petrolden imal edildiği için adeta hastalık saçıyorlar. Bu renklendiricilerin makyaj malzemelerinde dahi kullanılmasının yasaklanması gündemdeyken, çocukların yediklerine karışmış olması gerçekten de ürkütücü ve kaygı vericidir.

Bu konuda ne kadar çok bilinçlendirme faaliyetleri olsa da yetkili kurumların yaptırım gücünün zayıf kalmasından dolayı halen kullanılmaya devam edilmektedir. Özellikle sarı ve kırmızı rengi taşıyan renklendiricilerin direkt petrol ürünü olması, çocuklara vereceği zararın boyutu hakkında tahmin yürütmeyi kolaylaştırmaktadır.

Çocukların bu atıştırmalıklardan alerjik reaksiyon, kanser, hiperaktiviteye kadar birçok hastalığa neden olduğu uzmanlar tarafından uyarı şeklinde belirtilmektedir.

Daha net olarak açıklamak gerekirse, bu atıştırmalıklar piyasada hangi ürün olarak karşımıza çıkmaktadır; birlikte bakalım.

• Bonbonlar: Canlı renkleriyle özellikle çocuklarda eğlence algısı yaratan draje şeklindeki şekerler, petrol tabanlı ürünler olup hiperaktiv oluşumları arttırdığı gözlemlenmiştir.
• Hazır turtalar: Şekerin tüm zararlı formlarını içinde barındıran hazır hamur işleri mikrodalga ısıtılabilmekte olup mısır şurubu, yüksek fruktoz ve dekstroz barındırmasıyla son derece zararlı atıştırmalıklardır. Ayrıca içeriğinde bulunan diğer zararlı, petrol tabanlı bütan gazıyla alakası bulunan, TBGQ maddesidir.
• Jelibon: Eğlenceli hayvan şekli ve meyve aromalı tadıyla tam bir tuzak olan jelibonların kırmızı renkli olanları petrol tabanlı olmasının yanı sıra, yapay katkı maddeleri ve kimyasal renklendiriciler ile çocuklardan uzak tutulması gerekenler listesindedir.
• Peynirli Cipsler: Peynirli cipsleri renklendirmek için kullanılan turuncu renk yine petrol tabanlı olup Metıl benzoat ve eti metilfenidat içerir. Çocukların çevresinde bulundurulmaması gerekenlerdendir.
• Bisküviler: Çocuklar için küçük boyutta üretilen bisküviler, yine petrol tabanlı TBHQ ile kaplanmıştır. Bu madde toksik özelliği ile birçok hastalığı oluşturma potansiyeli vardır.

Çocuklarımız bizim en kıymetli varlıklarımız olması nedeniyle onların yedikleri içtiklerine dikkat etmek, önceliklerimizin başında yer almalıdır.

Organickid Ailesi…

Çocukların anne-babadan kopya çektikleri bilinenler arasındadır. Buradan yola çıkarak çocuklara rol model olmak gerektiği de ebeveynlerin uygulamaları arasında yer almalıdır.

Çocukların şahit olacağı davranışlar konusunda anne babanın hassas olmaları ve iyi bir model olmaları gerektiğini söylemiştik. Onu hayata hazırlamada, karakterini oluşturmada ve davranış biçimlerini belirlemede sizin ebeveyn olarak birbirinize olan davranışlarınız belirleyici niteliktedir.

Peki onlara örnek olacak 5 davranış nedir? Birlikte bakalım

• Birbirinize karşı kibar olun: Huzurlu ve mutlu ilişki yaşayan çiftlerin bunu çocuklarına da yansıttıklarını sizde gözlemlemişsinizdir. Eşler olarak çocuklarınızın önünde birbirinize karşı kibar olmanız çok önemlidir. Tartışırken dahi kırıcı, hakaret içeren cümleler kurmamak çocuğunuz için, o farkında olmasa da bilinç altına yerleşecek kurallar kapsamında olacaktır. Bir anlaşmazlık sırasında siz kibarlığı elden bırakmadığınız sürece çocuğun önünde tartışmanın zararı yoktur. Nede olsa insanların ayrı fikirleri savunması normal bir şeydir ve hayatın içinde vardır. B uda onun hayata hazırlanması açısından gereklidir. Önemli olan onun önünde kibarlıkla sonuca varmaktır.

• Birbirinize destek olun: Birbirinize yardımcı olmayı hayat biçimi haline getirdiğinizde çocuğunuzda ileriki hayatında paylaşımcı olacaktır. Aile sorumluluklarınızı eşit şekilde paylaşın. Eşlerden birinin çalışkan diğerinin pasif olması çocuğunuzun da aynı kültürle büyümesi demek olacaktır.

• Sık sık birbirinize sarılın ve öpün: Birbirinizi sevdiğinizi görmesi çocukta ileride yaşayacağı modelin oluşmasını sağlar. Sevginin göstergelerinden biri olan öpüşmekten çekinmeyin. Beden dilinizle sevginizi belli edin ki şefkatli, sevecen ve sakin bir çocuk yetiştirmiş olasınız.

• Temiz olmalısınız: Çocuklardan temiz olmalarını beklemek için söylemek değil, bizzat kendinizin uygulamanız gerekir. Mesele çocuğunuza yemekten önce ellerini yıkamasını söylemek yerine ‘’ellerimi yıkayayım şimdi yemek yiyeceğim’’ demeniz çok daha etkili olur. Sizden görsün ki o da yapsın. Unutmayın ki siz yapmadan ondan yapmasını beklemek boş bir bekleyiş olur. Temizlik kuralları sadece çocuklar için değildir.

• Aile bireylerinin başarılarını paylaşın: Aile içinde kime ait olursa olsun büyük, küçük fark etmez paylaşmalısınız. Başarıları paylaşmak evde olumlu bir hava estirir, mutluluk verir, motivasyonu arttırır.

Organickid Ailesi…

Her anne baba çocuğunun kibar, herkes tarafından takdir edilen, görgü kurallarını bilen bir çocuk olmasını ister. Aslında görgü kurallarına uyan bir çocuk yetiştirmek çok kolay. Bu işin sırrı kurallara sizin uyup uymadığınızla alakalıdır. Çünkü çocuk sizin yansımanızdır. Siz uyduğunuzda o da uyacaktır.

Çocuklara uyması gereken evrensel görgü kurallarının neler olduğunu hazırladık, beraber bakalım.

Ev içinde uyulması gereken görgü kuralları:

• Ağzındaki lokmayı bitirince konuşmalısın.
• Anne baban konuşurken veya tartışırken gizli gizli dinleme, onların arasında laf getirip götürme, arkadan konuşma.
• Masada uzakta olan şeye uzanmaya çalışma, yakında olan kişiden rica et.
• Yemeğini hazırlayan kişiye teşekkür et.
• Masada yemeğinle oynama, yemeyeceksen, izin isteyip masadan kalk.
• Yemeğe yakın yerlerde saç tarama.
• Çevrende bulunanları isimleri ile çağır. Mesela ‘’baba, odama gelebilir misin’’ gibi.
• Arkadaşlarınla ya da kardeşinle eşyalarını paylaşabilirsin.
• Hapşırırken, esnerken elinle ağzını kapat.
• Odanı ve oyuncaklarını topla.
• Eve gelen misafirleri hoş geldiniz diye karşıla.

Dışarıda uyulması gereken görgü kuralları:

• Çöpleri sokağa veya yere atma, çöp kutusuna at.
• Toplum içinde bağırarak ve yüksek sesle konuşma.
• Birisiyle çarpışma anında affedersiniz demelisin.
• Çevrende ya da sokakta gördüğün engelli veya fiziksel değişikliği olan kişilerle alay etme.
• Bir maçta ya da oyunda kaybettin zaman da kibar, ol surat asma,
• Toplum içinde yemek yerken sofra adabına uy,
• Burnunu orta yerde karıştırma, akan burnunu mendille sil koluna silme.
• Çevrende yardıma ihtiyacı olana edebildiğin ölçüde yardımcı ol.
• Bir binaya girerken arkandan gelen kişi varsa kapıyı tut.
• Doğaya karşı hassas ol.
• Büyükler konuşurken izin istemeden araya girme.
• Hayatta kazanmanın yanı sıra kaybetmenin de olduğunu unutma.

Uzmanlar çocukların da gerekli durumlarda diyet yapabileceğini belirtiyorlar. Eğer çocuğun sağlığını ve ileriki yaşamını tehdit eden durumlar yaşanıyorsa diyet yapılması gerekir. Çocuğun yaşı ve boyuna göre fazla kilo problemi varsa gelişimi için gereksinimleri karşılanarak diyet yapması uygun olur. İleriki yıllarında sağlıklı bir hayat sürmesi için fazla kiloların atılması gerekir. Büyüme ve gelişmesine destek olacak uzman kişi tarafından hazırlanan bir beslenme programı uygulanmalıdır.

Ebeveyn olarak fazla kilo sorununa karşı uyanık olmak gerektiğini belirten uzmanlar, eğer fazla kilolar çocuğun sağlığı için tehdit edici boyuttaysa diyet programına alınması ve uzman kişilerin önereceği tabloya uyulması gerektiğinin önemine vurgu yapıyorlar. Aslında en önemlisi doğru beslenme alışkanlığı verilmesi ve bunun tüm aile tarafından uygulanıyor olmasıdır.

Diyet yaptırılan çocukların daha vücutları, karakterleri ve hayatları gelişim sürecinde olduğundan dikkatli olmak gerekir. Onlara doğru davranış şekillerine yönlendirmek ileride sağlıklı bireyler olabilmeleri açısından çok önemlidir. Diyet yapması gereken çocukların aileleri olarak bu süreçte istikrarlı olmak gerekiyor, mesela biraz kilo verdiğinde tekrar eski beslenme tarzına dönmemesi için doğru beslenmeyi yaşam şekline dönüştürmesi son derece önemlidir.

Davranışlarının değişmesi söylenen çocuğun gelişimi için tüm gereksinimleri karşılanmış olması ve diyete devam edilmesi ileride karşılaşabileceği çağın vebası obeziteden uzaklaşmasını sağlayacaktır.

Diyet programında önemli olan çocuğun fazla kilosu belirlenip gelişimini olumsuz etkilemeyecek, sosyal yaşantısına gölge düşürmeyecek bir planlamayla yürütülmesi gerekir. Yetişkinlerin dahi zorlandığı diyet programında çocukların iradelerinin yüksek olmasını beklemek doğru olmaz. Çocuğun anlayabileceği bir lisanla neden bu programa ihtiyaç duyulduğu anlatılmalıdır. Onunun da istek ve görüşleri dikkate alınarak bir beslenme programı hazırlamak gerekir. Üstelik onun görüşlerinin dikkate alınması, motivasyonu açısından destekleyici olacaktır.

Motivasyon demişken çocuğun fazla kilolarını sık sık dile getirmek, onun bulunduğu toplumda yaptığı diyetten bahsetmek, psikolojisini olumsuz yönde etkiler. Hatta yeme bozukluğu, iştahsızlığa varan birçok probleme yol açabilir. Bu konuda ailelere düşen görev çocuğun hem diyetine hem psikolojisine destek vermektir.

Organickid Ailesi….

Sporla uğraşan çocukların hem fiziksel hem ruhsal olarak daha iyi bir gelişim süreci geçirdiği, ileride sağlıklı ve özgüveni yüksek bir birey olacağı uzmanlar tarafından belirtilirken, çocuğu sporla buluşturma yöntemlerini iyi bilmek gerekir.

Günümüz insanının hareket etme sıkıntısı olduğu herkesçe bilinmekte. Özellikle çocuklar sokak oyunlarını neredeyse bırakıp bireysel ve hareketsiz oyunlarla bilgisayar karşısın da vakit geçirmekteler. Eve kapanan çocukları bekleyen en büyük tehlike maalesef ki hareketsizliğe bağlı obezite ve diyabet geliyor. Ebeveynlere düşen, çocukları spora teşvik etmek sporla uğraşan nesiller yetiştirebilmektir. Aktif ve bilinçli bir yaşamın en önemli adresi tabii ki spor yapmaktan geçiyor.

Çocuğun sporu severek yapması için görev anne babaya düşüyor dedik, peki nedir bu görevler?

Çocuğunuzla birlikte yapmayı planladığınız etkinliğin türünü, mutlaka spor karşılaşmaları ya da aktivitelerini izlemekten yana tercih edin. Yaşadığınız şehirde yapılan voleybol tenis basketbol gibi karşılaşmaları takip ederek birlikte izlemeye gidin. Okullar arası spor karşılaşmalarını beraber izlemeye gidin, daha sonra maç hakkında yorumlar yaparak sohbet etmek onu spora yaklaştıracaktır.

Havanın güzel olduğu hafta sonlarında doğa yürüyüşü ya da piknik gibi bedensel hareket gerektiren planlamalar yapın. Keyif almasını sağlamak için birlikte bol hareketli oyunlar oynayarak günü tamamlayın.

Çocuğunuzla sohbet konularını spordan seçerek sağlık için ne kadar faydalı olduğunu sıkmadan eğlenceli bir dille anlatın. Bunun için en iyi örneği sizin oluşturacağını unutmayarak, sizde kendinize göre spor yapın. Bu yürüyüş de olabilir, bisiklet sürme de olabilir, yüzmeye gitmek de olabilir. İlla ağır bir spor yapmanız gerekmiyor. Önemli olan onun sizi spor yaparken görmesi ve rol model olmanızdır.

Çocuğunuzun hangi spor dalına daha yatkın olduğunu keşfedip ona göre yönlendirme yapmalısınız. Baskı yapmayıp kararı ona bırakarak saygı duymanız, ilgi duyduğu spora karşı daha çok yaklaştıracaktır.

Onun sağlıklı ve dengeli bir duygusal gelişim geçirebilmesi için sporun faydalarından yararlanmalısınız.

Organickid Ailesi

Bebekler hakkında öyle ilginç bilgiler var ki, eminiz okuyunca siz de bizim gibi çok şaşıracaksınız. Bunlardan bazılarını hayretle karşılarken bazıları sizi gülümsetecek. İşte size bu dünya tatlısı yaramazlardan ilginç ama bir o kadar da vay be dedirtecek bilgiler.

• Bebekler, ağız içinde ve yanında dillerinden başka ek bir tat alma organıyla birlikte doğarlar. Büyüdükçe bu organ işlevselliğini kaybeder.
• Bebeklerin gözbebekleri kafalarına oranla dengeyi bozacak şekilde büyüktür. Üstelik ilk 6 ayı tamamlayana kadar gözleri miyop özelliği taşır. Daha sonra normale döner.
• Bebekler sandığımızdan çok daha güçlüdürler. Tutma ve kavrama refleksleri öyle güçlüdür ki o güçle kendi ağılıklarını havaya kaldıracak seviyededir. Sanırsınız ki jimnastik eğitimi almış😊
• Bebeklerin kadın sesini erkek sesinden daha çok sevdiğini duymuş muydunuz? Sizde bizim gibi şaşırdınız değil mi?
• Sezaryenle doğan bebeklerde solunum problemi normal yolla doğan bebeklere göre daha çok görüldüğü bunun sebebin de sezaryen sırasında uğradıkları hormanal ve fizyolojik değişikliklerden olduğu sanılmaktadır.
• Mayıs ayında doğan bebeklerin diğer aylarda doğan bebeklere oranla daha tombiş doğduklarını okuyunca eminiz ki bizim gibi şaşıracaksınız. Bu fazlalık 200 gr kadar olabilmekteymiş.
• Bebeklerde doğum lekesi görülme oranının %80 oranında olduğu bilgisini de hemen paylaşmak isteriz.
• Bebekler anne karnındayken annelerinin hormonlarını aldıkları ve oströjen hormonuyla doğdukları bilinmektedir. Kız bebeklerin regl benzeri kanaması ve memelerinden süt gelmesinin görülme nedeni bundandır.
• Diğer ilginç bir bilgi ise bebeklerin doğduklarında diz kapaklarının olmayışıdır. 6. Aydan sonra diz kapakları gelişmeye başlar.
• Bebekler ilk 3 hafta boyunca ağlayamaz, çığlık atarlar zira gözyaşı kanalları tam olarak gelişmediğinden ancak ağlama provası yapabilirler ancak gözlerini sağlıklı tutacak kadar nemli tutabilme özelliğine sahiptirler.
• Yeni doğmuş bir bebeğin vücudunda ancak bir su bardağı kadar kan miktarının bulunduğunu eminiz ki şimdi öğrendiniz😊

Organickid Ailesi…

Günümüze gelene kadar neredeyse her ebeveynin, özellikle de annelerin kızlarına biçtiği rol prenseslikti. Anne babanın yüklediği, kızlarının da keyifle kabullendiği prenseslik unvanı, şimdilerde çokça tartışılmaya ve iki farklı görüşün ortaya çıkmasına neden oldu.

Oyunlarda prenses olmak, her kız çocuğunun mutlaka birkaç kez oynadığı bir rol olmuştur. Hatta kıyafet seçimlerinde dahi prenses elbisesi giyme arzuları hep ön planda olmuştur. Annenin kızına verdiği bu statü konumlandırmasının kız çocuklarının üzerinde yarattığı ve ileriye dönük olumsuz yüklemeler olduğu görüşü ağır basmakla beraber, karşıt görüşü savunanların da kendince doğru buldukları savunmaları mevcut.

Peki günümüz şartlarında kız çocuklarının hayallerini süsleyen, onlar gibi giyinme ve yaşam tarzını benimseyen ‘’prenseslik’’ onların gelişimlerini nasıl etkiler? Nelere dikkat etmek gerekir? Bu yazımızda prenseslik konusuna birlikte bakalım, uzman görüşlerinin neler olduğunu öğrenelim istedik.

Prenseslik kavramına karşı çıkan ebeveynler, kızları için zayıf rol model olduğunu düşünüp korumak istiyorlar. Prenses gibi prensten yardım bekleyen, kendi başına bir şey yapamayan bu zavallı güzel ama güçsüz, zorluklar karşısında savaşamayan, sadece romantik ilişkilerin kahramanı olduğunu düşünen bir modeli örnek alarak kızlarını yetiştirmekten kaçınıyorlar. Kızlarının zorlu hayat koşullarına alışarak ve mücadele etmeyi öğrenip, hayata karşı güçlü ve yere basan realist birey olarak yetişmesinden yana olduklarını belirterek, prenseslik mertebesini hayalcilik olarak görüyorlar.

Karşıt görüşü savunan ebeveynler ise çocukların sevdiği prenseslik karakterini masum bir eğlence olarak görüp, bilakis hayal gücünün gelişmesinde itici güç olabileceği görüşünde birleşiyorlar. Amerika’da yapılan bir araştırmada, prenseslik kavramı yüklenen çocukların, potansiyel uzun vadeli riskleri olduğuna işaret ettiğini ortaya koymakla beraber, bunun sadece olumsuz yönlerini almanın konuyu eksik anlama olacağını belirtiyorlar.

Uzmanlar bu konuda, neyin doğru neyin yanlış olduğu yargısında bulunmadan önce prenseslik esaslarını tüm yönleriyle irdelemenin doğru karar vermede belirleyici olduğunu bildiriyorlar. Bunu yapmanın çocuğun prenseslik kavramının pozitif etkilerinden faydalanarak negatif etkilerinden korumak olacağı, yine uzman görüşlerini oluşturuyor.

Çocuk yetiştirmenin bir sanat olarak yorumlanması, bu konunun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Hangi aileye sorsanız çocuk yetiştirmenin zor olduğunu ve bu konuya çok dikkat ettiklerini söylerler. Ama objektif olarak bakıldığında kimi aileler çocuk yetiştirme konusunda ya çok duyarsız ya da gereğinden fazla abartılı davranışlarda bulunmaktalar. Çocuğun üstesinden gelemeyeceği beklentilerde bulunmak, onun gelişimini olumsuz etkilemekte ve bazı psikolojik sorunların oluşmasına neden olmaktadır. İlgisiz ve umursamaz ailelerin çocuklarında da başta performans düşüklüğü olmak üzere, bir dizi davranış bozukluğu görülmesi kaçınılmaz olmaktadır.

Peki çocuk yetiştirirken ne gibi kuralları takip etmeli? İşte altın kurallar:

• Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmelisiniz

Çocuğunuzla aynı ortamda bulunmak onunla vakit geçirmek anlamına gelmez. Kaliteli zaman geçirmeli ve onun mutlu olmasına aynı zamanda da gelişimine katkı sağlayacak oyunlar ya da etkinliklerin yaşandığı birliktelik geçirmelisiniz. Ona yetişkin gibi davrandığınızda düşündüklerini sizinle paylaşacak ve sizden bir şey saklama ihtiyacı duymayacaktır. Hayal kırıklığı yaşamaması için düşüncelerini değer vermelisiniz.

• Çocuğunuzun karakterini sağlam temeller üstüne oturtun

Genelde anne babalar evlatları kaç yaşına gelirse gelsin çocuk muamelesi yapmakta maalesef ki ısrarcı davranmaktalar. Onların seçimlerine saygı duymak gerektiği gibi, onları kontrolünüz altında tutmamanız doğru olandır. Kendi kararlarını kendisinin almasına izin vermelisiniz. Zorluklarla mücadelesinde hep yanında olarak hayatını kolaylaştırmanız onun savaşçı ruhunun gelişmesine engel olarak kırılgan ve çabuk vazgeçen bir kişi olmasına neden olur.

• Çocuğunuza görev ve sorumluluklar verin

Çocuklar bir görev ya da bir sorumluluk verdiğinde, başarma isteği duyarlar. Ama sonuç her zaman olumlu olmayabilir. Başarısızlığının da bir öğreti olduğunu vurgulamalısınız ki yaptığı hatalardan ders çıkarabilsin. Deneyimleme yapmasına izin vererek o konu üzerinde zaman ve emek harcamayı öğrenmesi, önüne çıkan zorluklara karşı güçlü olmayı öğretecektir.

• Çocuğunuzu şımartmayın

Çocuğunuzun tüm hatalı davranışlarını örtbas etme davranışı sergilemeniz onun her istediğini yapma şımarıklığına sebep olacaktır. Bazı hatalarında cezalandırma yöntemi uygulamanız onun eğitimi açısından son derece önemlidir. Çocuklarının sosyal hayatta yaptığı hatalarında hep yanında olarak onu haklı görmeye çalışmayın. Objektif olarak olayı değerlendirmeli, nerede ve nasıl davranması gerektiğini, eğer bir haksızlık ya da uygunsuz bir yaklaşımda bulunduysa doğruların neler olduğunu sakin, yargılamadan sonuçların neler olabileceğini anlatmalısınız.

• Çocuğunuzdan abartılı beklentilerde bulunmayın

Çocuğunuzdan yüksek beklentiler içinde bulunmanız onu baskı altında tutacaktır. Beklentilerinize cevap verebilmek adına çaba içinde olacak ve bilinç altında yer edinerek, bu hissi ömür boyu taşımasına neden olacaktır. Her zaman için size kendini kanıtlama sıkıntısını taşıyacaktır. Oysa onun kendi hayalleri planları olabilir. Bunu gerçekleştirebilmesinde yanında olmak, onu hayatta daha mutlu ve başarılı olmasına destek olacaktır.

Organickid Ailesi…