ORGANICKID BLOG

  • Mayıs 02, 2025

    Bebeklerde yaygın olarak görülen, yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlı,  ciddi ve  tedavisi de güç olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Enfeksiyon hastalıklarının neden olduğu mikroplar biberon çürüklerinin oluşmasındaki baş etkendir.

    Doğumdan sonra anneden geçebilen mikroplar yanlış beslenmeyle birleşince maalesef ki biberon çürükleri denen hastalığın oluşması kaçınılmaz olmaktadır.

    Nasıl Oluşur:

    Bebeğin 5-6. aydan sonra ilk süt dişlerinin çıkması ile birlikte katı yiyeceklere başlanır. Ancak bu dönemde süte de ihtiyaç duyacakları için, biberonlada süt içmeye devam ederler. Bilhassa gece uyumadan önce uyumasını kolaylaştırmak için biberonla içilen süte bal, pekmez gibi şekerli gdalar ilave edilmesi ve sabaha kadar ağızda oluşacak bakterilere imkân vermelisi “biberon çürüğü” adı verilen yaygın diş çürüklerine neden olmaktadır.

    Biberon Çürüklerinin Önlenmesi:

    • Bebeğin ağzında biberonla uyumasına izin vermemek,
    • Bir yaşından sonra gece beslenmesi bırakmak,
    • İşaret parmağına sarılan ıslatılmış bir tülbent ile dişleri temizlemek,
    • Biberonla süt içtikten sonra mutlaka su içmesi sağlamak,

    Bir yaşından sonra düzenli diş doktoruna göstermek,

    • 2-3 yaşına kadar fluoridsiz diş macunu ve küçük başlı, yumuşak kıllı bir diş fırçası ile dişleri günde iki kez fırçalanmak,

    Sebze ve meyve ağırlıklı, lifli besinleri tercih edip, diş üzerine yapışıp kalan yiyecekleden kaçınmak ile biberon çürüğünün oluşmasının önüne geçmek mümkündür.

    Biberon Çürüğünün Bebekteki Olumsuz Etkileri:

    Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır bu da beslenme düzeninin bozulmasına yol açar. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına neden olur. Sonrasında konuşma problemleri dâhil birçok rahatsızlığa sebep olabilir.

    Bebek diş sağlığı, Yanlış beslenme, Süt dişleri, Diş fırçalama, Konuşma problemleri,İltihaplanma
  • Mayıs 02, 2025

    Anne ve çocuk arasındaki bağ kuşkusuz en güçlü bağların başında gelir. Konu başlığımızdaki sorunun yanıtını birçok anne “elbette ki çocuğumun bana ihtiyacı var, bensiz yapamaz” diyerek kendisinin de ona en az onun kadar  bağımlı olduğunu farkına edemez.

    Uzmanlar annenin çocuğuna olan aşırı düşkünlüğün tehlikeli boyutlarına özellikle dikkat çekiyor ve annelerin birçoğu için yaşamlarının en önemli amacı haline gelen ve abartılan çocuk-anne ilişkisinin bundan önce nasıl bir kadın olduklarını unutabildiklerine kadar vardığına işaret ediyorlar.

    Bu nedenledir ki en iyi becerebildikleri şeyin ‘’ annelik’’ olduğunu düşünüp, ömür boyu bu korumacı ve farkında olmadan da olsa baskıcı tutumlarını yaşam şekli olarak sürdürebilmektedirler.

    Anneleri tarafından aşırı bağımlılığa maruz kalan çocukların, okula gitmek istemedikleri, evden ve anneden ayrı kalma düşüncesiyle sorun yaşadıkları uzmanların ortak görüşü olarak karşımıza çıkıyor.

    Annelerin çocukları büyüdükçe rollerinin değiştiğini kabul etmeleri, çocuğun gelişimi açısından son derece önem arz etmektedir.

    Büyüme döneminde üstlenilen annelik rolünde çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre, bebeklikte onunla nefes nefese, çocukluk yıllarında bir adım uzaklıkta, gençlik yıllarında onunla göz göze, daha sonraki zamanlarda ise o istediğinde yanında olmalısınız.

    Çocuk-anne ilişkisi, Koruyucu tutum, Ayrılma kaygısı, Büyüme dönemi,Annelik rolü
  • Mayıs 02, 2025

    Anne ve çocuk arasındaki bağ kuşkusuz en güçlü bağların başında gelir. Konu başlığımızdaki sorunun yanıtını birçok anne “elbette ki çocuğumun bana ihtiyacı var, bensiz yapamaz” diyerek kendisinin de ona en az onun kadar  bağımlı olduğunu farkına edemez.

    Uzmanlar annenin çocuğuna olan aşırı düşkünlüğün tehlikeli boyutlarına özellikle dikkat çekiyor ve annelerin birçoğu için yaşamlarının en önemli amacı haline gelen ve abartılan çocuk-anne ilişkisinin bundan önce nasıl bir kadın olduklarını unutabildiklerine kadar vardığına işaret ediyorlar.

    Bu nedenledir ki en iyi becerebildikleri şeyin ‘’ annelik’’ olduğunu düşünüp, ömür boyu bu korumacı ve farkında olmadan da olsa baskıcı tutumlarını yaşam şekli olarak sürdürebilmektedirler.

    Anneleri tarafından aşırı bağımlılığa maruz kalan çocukların, okula gitmek istemedikleri, evden ve anneden ayrı kalma düşüncesiyle sorun yaşadıkları uzmanların ortak görüşü olarak karşımıza çıkıyor.

    Annelerin çocukları büyüdükçe rollerinin değiştiğini kabul etmeleri, çocuğun gelişimi açısından son derece önem arz etmektedir.

    Büyüme döneminde üstlenilen annelik rolünde çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre, bebeklikte onunla nefes nefese, çocukluk yıllarında bir adım uzaklıkta, gençlik yıllarında onunla göz göze, daha sonraki zamanlarda ise o istediğinde yanında olmalısınız.

    Anne-çocuk bağı, Koruyucu tutum, Anne rolü, Ayrılma kaygısı, Çocuğun ihtiyaçları, Çocuk gelişimi
  • Mayıs 02, 2025

    Anne Sütü Bebek için En Faydalı Besindir

    Doğum sonrası bebekle ilgili tüm konular (en küçük ayrıntılar bile) anne için çok önemlidir. Konuları önem sırasında dizmek ise maalesef pek mümkün olmaz. Fakat annelerin doğum öncesinde bile en çok önem verdiği konu emzirmedir. Sütüm olacak mı, bebeğim süt emecek mi gibi endişeler annelerimizin en büyük endişelerindendir.

    Anne sütü hazır, olması gereken sıcaklıkta ve sağlıklıdır. Anne konforu açısından da en kolay besindir. Her seferinde mama hazırlama, ısıtma gibi durumlara gerek kalmaz. Emzirmeyi öğrenme süreci haricinde hiç bir zorluğu yoktur.

    İlk altı ayda bebeğin anne sütü dışında bir besine ihtiyacı yoktur. Altı aydan sonra da 2 yaşına kadar ek besinlerle birlikte bebek emzirilmelidir. Yeterli miktarda emzirilen çocuklar, emzirilemeyenlere göre daha güçlü bağışıklık sistemine sahiptir. Yetişkinlik dönemlerinde ise daha az hastalanır kalp rahatsızlıkları, kanser gibi ciddi rahatsızlıklara yakalanma ihtimalleri de azdır.

    Bu kadar uzun süren emzirme,  annenin de sağlına ve beslenmesine dikkat etmesini gerektirir. Anne sütü annenin kaynakları (depoları) kullanılarak oluşturulur. Bu kaynakların sürekli eksilmesi ya da dengeli beslenememe durumunda annenin sağlığının kötü yönde etkilenmesine sebep olur. Dengeli ve düzenli beslenerek annenin depolarından eksilenler tamamlanır ve bu süt üretiminin sürekliliğini sağlar.

    Sıvı Tüketiminin Önemi

    Annelerin emzirme sürecinde dikkat etmeleri gereken en önemli konu sıvı tüketimidir. Anne sütünün %85 inin su olduğu düşünülürse, sıvı tüketiminin önemini anlamak o kadar zor olmaz

    Emzirme döneminde önerilen sıvı tüketimi 10-12 bardaktır.

    EAnnelerin Sütünün Artması İçin 3 Anahtar; Gıda, Huzur, Sakinlik…

     Bebekler ilk altı ayda annelerinin beslenme şeklinin de etkili olduğu gazlı bir dönemi atlatırlar. Bu süreçte çok fazla gaz yapma ihtimali olan yiyecekleri tüketmemeye ya da az tüketmeye çalışılmalıdır. Daha çok hayvansal proteinler tercih edilmelidir. Kuru fasulye, mercimek, nohut, bezelye gibi bitkisel proteinler bebekteki gazı arttırabilir.

    Tüm bunlara rağmen bebekte görülen gaz sancılarını ya da kolik sancıları engellemek, %100 yok etmek mümkün değildir. Bu dönem için gaz yapmayanları yemeye dikkat ederek her besin grubundan düzenli ve dengeli bir beslenmek annelerin yaşam biçimi olmalı. Sütün miktarı ve kalitesinin artmasında beslenmenin yanı sıra sakin, huzurlu ve bol bol dinlenmek de çok önemlidir. Anne ne kadar sakin dingin, dengeli beslenen, huzurlu bir anne olursa, bebek de o kadar iyi olur.

    6 Ay ve Sonrası, Enerji İhtiyacı ve Diyet

    Emzirme konusunun faydasına inanmış ve bu konuda bebeğini iki yaşına kadar emzirmeyi düşünen bir anne; altıncı aydan sonra yavaş yavaş kendi beslenmesi ile birlikte bebeğinin beslenmesine de özen göstererek emzirme serüvenine devam eder.

    Bu süreçte anne, yavaş yavaş gazlı gazsız demeden tüm yiyeceklerin her gün her çeşitten yeterli miktarda yemeli ve yine sıvı tüketimine dikkat etmelidir.

    Emzirme için vücudun ihtiyaç duyduğu fazla kalori 300- 500 kalori arasındadır. Vücudun alınan sıvıların harcinde ihtiyaç duyduğu besinler kalsiyum (süt, yoğurt, peynir), protein(et, süt, yumurta), demir, B12 vitamini yönünden zengin gıdalara ihtiyaç duyar.

    Emzirme kilo verdirir. Annenin doğum öncesi kilosuna ulaşmasını sağlayabilir. Bu dönemde gereğinden fazla alınan besinler kilo yapar. İhtiyaç duyulandan az yenilirse bu seferde sağlık sorunları ve süt üretiminde azalma ortaya çıkabilir.

    Bol sütlü ve sağlıklı günler dileriz :

    Anne sütü, Bebek beslenmesi, Sıvı tüketimi, Anne sağlığı, Kalori ihtiyacı,Ek besin
  • Mayıs 02, 2025

    9 aylık uykusuz, ağrılı, sancılı ama inanılmaz heyecanla beklediğimiz bebeğimizi kucağımıza aldıktan sonra onunla ilgili tüm detaylara ek olarak çok önemli bir detay olan aşı ve aşı takvimi konusu ile tanışırız. Doğumdan sonraki ilk üç gün içinde bebeğiniz pek de hoşuna gitmeyecek bu konu ile karşılaşır.

    Bebeklerin içli ağlamaları annelerin yüreğini burksa da bu onların gelecekte sağlıklı yaşamalarının temelini oluşturacak bir konu olduğu için, bağrımıza taş basar dayanırız :)

    Doğumdan sonra bulunulan hastanede, sağlık ocağında ya da bebek ile ilgili herhangi bir sağlık kuruluşunda aşı kartı verilir.

    Aşı Nedir?

    Aşı, bebeğimize gelecekte yakalanma ihtimali olan hastalıklara karşı bağışıklık sağlaması amacı ile zayıflatılmış mikrop, virüs ve proteinlerin enjekte edilerek kullanılmasıdır. Bu sadece bizim çocuğumuzun değil dünya sağlığının korunması ve bağışıklığın arttırılarak hastalıkların yok edilmesini sağlayabilen bir çalışmadır. Bu nedenle hem kendi bebeğimizin hem gelecek nesillerin sağlığı için aşı büyük önemdedir.

    Aşı Kartı (Aşı Takvimi) Ne İşe yarar?

    Her hastalığın etkili olduğu belli yaşlar vardır ve aşılama hastalığa yakalanma riskinin en fazla olduğu yaştan önce yapılmalıdır. Hastalık sayısı maalesef oldukça fazla olduğundan insanlara yapılması gereken aşı zamanlarını çeşitlerini takip etmek için aşı takvimi ya da aşı kartı kullanılır.

    Hangi Aşı Ne Zaman ve Nerede Yaptırılır?

    Bebeğimiz doğduğu andan itibaren onu koruyacak her şeye baştan “evet” diyen ebeveynler olarak uymamız gereken aşı takvimi var. Aşı zamanı geldiğinde sağlık ocaklarında aile sağlığı merkezlerinde, Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerinde(AOÇ/AP) yaptırılmalıdır, güvenilmeyen ve kayıt dışı hiçbir yerde bebeğinizin sağlığını asla riske atmayın.

    Bir hastalık ya da farklı bir durum olmadığı durumlarda şu şekilde bir aşı takvimi uygulanır;

    İlk aşı: Doğumdan sonra ilk 72 saat içinde Hepatit B.
    İkinci aşı 1.Ay Hepatit B.
    Üçüncü aşı 2.Ay BCG, DaBT – IPV – Hib, Pnomokok.
    Dördüncü aşı 3.Ay Rotavirüs
    Beşinci aşı 4.Ay Pnömokok DaBT – IPV – Hib.Altıncı aşı 5.Ay  Rotavirüs
    Yedinci aşı 6.Ay Hepatit B, OPV (Ağızdan çocuk felci), DaBT – IPV – Hib,  Pnömokok.
    Sekizinci aşı 18.Ay DaBT – IPV – Hib, OPV (Ağızdan çocuk felci), Hepatit A.
    Dokuzuncu aşı 24.Ay Hepatit A.
    Onuncu aşı 4-6 Yaş Kızamık – Kızamıkçık – Kabakulak – Su Çiçeği – Oral Polio – Dt.

    Aşı Öncesi Yapılanlar ve Yapılması Gerekenler

     Genellikle gittiğiniz doktorunuz ya da sağlık ocağınız var ise aşı öncesinde genel sağlık muayenesi yapılır ve yakın zamanda bir rahatsızlığının olup olmadığı sorulur. Sonrasında aşılamaya geçilir. Bu sebepten aşıya götürmeden önce çocuklarımızı iyi gözlemlemeliyiz.

    Aşı öncesinde kesinlikle ateş düşürücü ya da başka ilaç kullanılmaması ise oldukça önemlidir.

    Aşı Sonrası

    Aşıdan sonra çok fazla yan etki görülmemekle birlikte hafif ateş ve uyku eğilimi görülebiliyor. Eğer ateş düşmüyorsa ya da çocuğumuzda geçmeyen olumsuz değişim varsa doktorumuzla görüşmemiz gerekir. Aşı sonrasında da annelerin çocuklarını iyi gözlemlemesi gerekiyor.

    Huzurlu, sağlık ve bol gülücüklü bir hayat dileriz.

    Aşı takvimi, Aşı kartı, Bağışıklık, Genel sağlık muayenesi, Bebek
  • Nisan 17, 2025

    Onu ilk kucağınıza aldığınız an, ilk banyosu, ilk gülüşü, ilk kahkahası, ilk adımı, ilk dişi, ilk sözcüğü ve ilk cümlesi... İlkleri yaşamak başkadır, güzeldir, özeldir. Lakin zordur. Mesela, evladınızın yürümek için gösterdiği emeği ve gayreti gözünüzün önüne getirir misiniz? Heyecanlı ve biraz ürkek bakışlarını, hatta yerinden fırlarmışçasına çarpan kalbinin pıt pıt atışlarını duyabilirsiniz belki de...

    Gün gelir, o minicik kalp atışları bu kez okul için duyulur. Hem çok şey öğrenecek hem de bi’ dolu arkadaşı olacaktır, mutludur. Ama bazen her şey umduğu gibi gitmeyebilir. İşte o zaman ebeveynlere yine çok iş düşüyor;

    Sabırlı ve destekleyici olun.

    Hayatında değişiklik yaşayan her insan için bu değişimler stres kaynağıdır. Fakat herkes bu stresi farklı düzeylerde yaşar. Okula yeni başlayan çocuk için de durum bundan farklı değildir, yeni oluşan bu duruma alışmak için zamana ihtiyacı vardır. Bu alışma sürecinde onu yalnızken ya da arkadaşları önünde küçük düşürmeyin. Güven verici ve yatıştırıcı açıklamalar yapın. Yalnız ümit verirken gerçekçilikten de uzaklaşmayın. Anne-babanın çizdiği pembe bir okul tablosu, çocuğun hayal kırıklığı yaşamasına yol açabilir. Çocuğunuz okulda sorunlarla karşılaşabileceğine hazırlıklı olmalı ve karşılaşınca ne yapması, kimden ve nasıl yardım istemesi gerektiği öğretilmelidir.

    Çocuğunuzla iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapın.

    Okuldaki arkadaşları hakkında onunla sohbet edin. Bir arkadaşı hastalandığında, onunla birlikte "Geçmiş olsun" kartı hazırlayıp gönderebilirsiniz. Mesela arkadaşlarından biri o gün okula gelmediğinde numarası var ise telefonla arayıp, arkadaşıyla konuşması için cesaretlendirin.

    Sürprizler yapın.

    Gün içindeki işlerinizi ona vakit ayırabileceğiniz zamanlara göre planlayın. Çocuğunuz servis kullanıyorsa, okuldan almaya gidin. Sözleştiğiniz saat konusunda duyarlı olun. Okul ve ev arasını yürüyerek gidip geliyorsa, iç kapıda değil, dış kapıda karşılayın. Sevildiğini, özlendiğini hissettirin. Kapılarda karşılanmak hangi birimizin hoşuna gitmez ki J

    Sosyal becerilerini güçlendirecek etkinlikler planlayın.

    Sosyal beceri eksikleri çocuğun hırpalanmasına, reddedilmesine ve kavga etmesine yol açabilir. Bir arkadaşıyla yakınlık kurabilmesi için destekleyin. Örneğin; hafta sonu arkadaşını evinize davet edip, eğlenceli bir zaman geçirmelerini sağlayabilirsiniz. Okulda teneffüslerde oynayabileceği, hatta lavaboya beraber gideceği bir arkadaşının olması uyum sürecini kolaylaştırır.

    Duygularını açıklaması için, eleştirmeden suçlamadan ona fırsat verin.

    "Kimse benimle oynamıyor, öğretmenim beni sevmiyor" gibi cümlelerini sonuna kadar ve yorumlamadan dinleyin, onu anladığınızı hissettirin. Açık uçlu sorularla duygularını açığa çıkarın. Duygularını ifade etmeyi öğrenen bir çocuk, okulda yaşadığı sorunlar için de çözüm arayabilir. Çocuğunuz okulda ağlarken "Tamam, yaygara yapma" gibi tepki vermek yerine soğukkanlılıkla "Evet ben de seni özleyeceğim" şeklinde duygularınızı paylaşın. Örneğin, kendi çocukluğunuzdan bahsedin. Sorunlarınızla pes etmeden nasıl uğraştığınızı ve okula nasıl alıştığınızı anlatın. Bu sorunu yaşayan tek çocuğun kendisi olmadığını anladığında tepkisi yumuşayacaktır.

     

    Çocuğun bağımsızlık duygusunun geliştirilmesi lazım!

    Çocuğunuz okula başladığı andan itibaren ona bir bebek gibi davranmayı bırakmalısınız. Evde ona yeni sorumluluklar vererek özgüvenini güçlendirebilirsiniz. Kendi başına bir şeyler yapabilmesi için teşvik edin. Kendi başına bir yerlere gidebilmesi için yüreklendirin.

    Performansından çok kaydettiği ilerlemeye odaklanın.

    Onu kendi kulvarında değerlendirin. Başka çocuklarla asla kıyaslamayın, cezalandırmayın. Önceden neredeydi, şimdi nerede? Yavaş yavaş gösterdiği uyum konusundaki davranışlarını fark edin ve takdir edin. Yani yapamadıklarına değil, yapabildiklerine yoğunlaşın ki güveni de yerine gelsin.

    Ailece kararlı ve tutarlı davranın.

    Okula gitmemenin nelere yol açacağı konusunda masallar alın, anlatın. Derslerinden geri kalırsa neler olacağını anlatın. Vedalaşmayı bir ritüele dönüştürmeyin. Gerekirse okula daha kolay ayrılacağı biriyle gönderebilirsiniz. Öğretmenle anlaştığınız müddetçe siz de bir süre okulda kalabilirsiniz. Her gün süreyi kademeli olarak azaltırsınız. Yalnız okuldan ayrılacağınız zamanla ilgili çocuğunuza dürüst davranın. Yani birden ortadan yok olmayın. Anlayışlı olun, ama okula gitme konusunda taviz vermeyin. Çünkü taviz tavizi doğurur.

    Okula uyum süreci, Ebeveyn tutumu, Çocuklarda okul kaygısı, Okul öncesi hazırlık, Çocuk psikolojisi, Empati kurmak
  • Nisan 17, 2025

    Anneler için en önemli konulardan biri çocuklarının beslenmesidir. Çocukların boş kalori almadan dengeli beslenmesini sağlamak ise en önemli konu. Özellikle hazır gıdalardan uzak ve çocukların da seveceği atıştırmalıklar hazırlamaya gayret edilmesi gerekiyor.

    Neden Atıştırmalıklara İhtiyaç Duyulur? 

    Çocuklar sürekli büyürler ve mideleri de küçüktür. Bu sebeple ana öğünlerle birlikte ihtiyaç duydukları besin maddelerinin bir kısmını ara öğün olarak alırlar. Bu enerji ve besin ihtiyaçlarını hazır, koruyucu maddelerle dolu ve çocuk için faydası olmayan gıdalarla gidermelerine engel olmak gerekir.

    Çocukların Faydalı Atıştırmalık Yemesi İçin Neler Yapılmalı / Yapılmamalı?

    Çocukların sağlıklı atıştırmalıklara alışmasının en kolay yollarından birisi; onlar için zararlı olan gıdaları bizim de yemememizdir. Ona zararlı olduğunu anlattığımız bir besini kendimiz tüketirsek bu inandırıcı olmaz.

    Hamur işi kızartma gibi yiyecekler evde çok sık yapılmamalıdır. Tatlı ihtiyacı kuru meyvelerden ya da normal meyvelerden karşılanabilir.

    Televizyon bilgisayar gibi teknoloji ürünleri ile yemek yedirmemek gerekir. Bunlara dalarak bir şeyler yedirmek gelecekte beslenme bozukluklarına ya da obeziteye sebep olabilir.

    Yemek saatlerinde mümkün olduğunca evde olmak gerekli, ana öğünler mümkün olduğunca evde yenilmelidir.

    Dışarıya giderken ara öğünler dışarıda geçirilecekse meyve benzeri atıştırmalıklar, evden çıkarken beslenme çantasına konulmalı ve bunlar verilmelidir. Hazır alınmış besinlerle bu ihtiyaç giderilmeye çalışılmamalıdır. Eğer evden onlara uygun bir şeyler alınmamışsa, bu durumda satın alınacak gıdaların kalitesine ve çeşidine dikkat etmek gerekir. Dışarıda su, meyve, yoğurt, kuru meyve gibi gıdalara ulaşmak ve almak artık mümkün. Bu ara öğün ihtiyaçlarını gidermek için mecbur kaldığımızda aldığımız ürünler çikolata, şeker gibi bol kalorili besin değeri düşük gıdalar olmamalıdır.

    Sağlıksız Abur Cubur İsteyen Çocuk Nasıl Vazgeçirilir?

    Eğer çocuğunuz çevresinde görerek kendisi için pek de faydalı olmayan bir yiyeceği istiyorsa (genelde iyi beslenme alışkanlıkları edinmiş, düzenli yiyip içen çocuk acıkmadan herhangi bir yiyeceğe ilgi göstermez), yanımızda bulundurduğumuz ve onun çok sevdiği bir alternatif sunabiliriz. “Şu an ondan almam mümkün değil ama istersen yanımda senin en sevdiklerinden biri var” deyip kendisine bunu sunabiliriz.

    Misafirlikte ya da misafir geldiğinde genelde herkes yediği için çocuk da büyüklerin yediklerini içtiklerini isteyecektir. Bu durumda çok sınırlı miktarda kendisine özel bir tabakla verilebilir.

    Çocuklar Hep Aynı Saatte Yemeyi Reddederse

    Bazen çocuklar ihtiyaç duymasa da anneler sürekli onlara bir şeyler yedirmek isterler. Bu şekilde davranmak çocuğumuzun ya sürekli reddetmesine ya da obeziteye doğru giden bir yolculuğa çıkmasına sebep olur. Bunun için çocuğa sürekli bir şeyler yedirmek yerine düzenli ve belirli zaman aralıklarında yedirmek ve o an ihtiyaçlarını düşünerek hareket etmek en iyisidir.

    Düzenli aralıklarla yedirmeye çalışsak da eğer ihtiyacı yoksa istemeyebilir. Bu durumda ısrarcı olmamak onun tercihlerine de uygun hareket etmek gerekir.

    Sağlıklı Atıştırmalık Örnekleri

    Yaşlarına ve enerji ihtiyaçlarına uygun porsiyonlar şeklinde bazı atıştırmalıkları ve kendi hazırladığımız atıştırmalıkları çocuklarımıza verebiliriz;

    • Meyveler
    • Kuru meyveler
    • Yoğurt
    • Evde hazırlanmış meyveli yoğurt ve sütler
    • Ceviz fıstık
    • Yumurta
    • Bunlar ve bunlara benzer sağlıklı gıdalardan hazırlanmış diğer yiyecekler

    Sağlıklı atıştırmalıklar, Dengeli beslenme, Ev yapımı atıştırmalıklar, Obezite riski, Sağlıksız abur cuburlar, Hazır gıdalardan uzak durma
  • Nisan 17, 2025

    Çocukların en çok ilgilendiği ev bölümü mutfak ve mutfak eşyalarıdır diyebiliriz. Onlar için yiyecek  hazırlamak da oldukça zaman alan bir konudur. Mutfakta yemek hazırlarken çocuğunuzun kendi yalnızlığı ya da TV tablet gibi teknolojik cihazlar başında geçireceği verimsiz ve kalitesiz zaman yerine onun da mutlu olacağı ve farklı deneyim ve beceriler geliştireceği bir ortam oluşturmak daha faydalıdır.

    Onları birçok işe dâhil etmek fiziksel ve zihinsel becerilerini arttıracağı gibi gelecekte kendi kendilerine yeten bir birey olmaları konusunda da faydalı olacaktır.

    Çocuklar Mutfağı Neden Çok Severler?

    Mutfak bebek ve çocuklara sahip oldukları merak duygusunu gidermede çok faydalı bir yer olduğu için, sürekli hareket olduğu için ve karıştırmak isteyecekleri ve yapmak isteyecekleri çok fazla detaylı hareket olduğun için evde en sevilen yerdir.

    Genellikle çocukların yaramazlık görüntüleri, kirlenmiş görüntüleri ve en sevimli halleri hep mutfakta, yerken içerken elde edilir. Sürekli birbirine katabilecekleri dökebilecekleri her seferinde değişik keşif ve deneyimde bulunabilecekleri bir alandır mutfak.

    Hem İşlerimizi Yapıp Hem de Keyifli Zaman Geçirmeniz için Önerilerimiz;

    Bebekler için rahatça karıştırabileceği ve sevdiği güvenli mutfak eşyalarının olduğu kolayca ulaşabileceği  bir çekmece oluşturulabilir.

    Çocuk için güvenli bir ortam oluşturulduktan sonra bazı mutfak işlerine onların dâhil edilmesi önemli. Bulaşık makinesi boşaltma, tabak bardak taşıma, karıştırma, doldurma gibi işler ilk başlarda mutfakta işlerimizi zorlaştırıyor gibi görünse ve ortalık biraz kirlense de hem onlar için faydalı bir etkinlik olması hem de ellerini kullanmalarının kendi gelişimlerindeki faydasını görür.

    Bebeklik sonrasında onların kurcalayıp uğraşabilecekleri  mutfak eşyaları ek olarak yapılan işlere ve kolay tariflere onları dâhil etmeyi alışkanlık haline getirmemiz çok faydalı olur.

    Sofra hazırlığı, kesme, karıştırma bazı basit işleri sadece onlara bırakma gelişimleri için çok faydalı olacaktır.

    Mutfağı Çocuklarımızla Paylaşmanın Onlar İçin Faydaları Nelerdir?

    • Motor becerileri ve el göz koordinasyonunun gelişmesi sağlanır.
    • Zamanlama kavramı gelişir.
    • Konsantrasyon süresi ve sabırla beklemek gibi önemli konularda gelişim sağlar.
    • Organizasyon becerisi güçlenir
    • Mutfakta yapılan işlerdeki gelişen becerileri öz güvenlerini arttırır. Çocukların herhangi bir işi yapma isteğinin olması, yeni deneyimlere olumlu yaklaşmaları buna bağlıdır.
    • Kısıtlanmayan merak duygusu ile öğrenmeye olan ihtiyaç ve isteğinin artması sağlanır.
    • Mutfakla ilgili alışverişlere onları dâhil etmek, bazı eşyaları kasaya kadar ona taşıtmak, parayı kendisine ödetmek sosyal becerileri konusunda çok faydalı olacaktır.
    • Yine mutfak alışverişinde alınan malzemelerin nasıl alınacağı ile ilgili deneyimler elde edeceklerdir ki bu da analiz etme düşünme becerilerini geliştirir.
    • Hareket etme istekleri artar.

    Ebeveyn-çocuk etkileşimi, El-göz koordinasyonu, Öz güven gelişimi, Çocuklarla kaliteli zaman, Sosyal beceriler
  • Nisan 17, 2025

    Bebeğinize masaj yapmak onu hem rahatlatır hem de büyümesine yardımcı olur. Masaj, doğduğumuzdan andan itibaren en büyük düşmanımız olan stres hormonunun kan damarlarındaki dolaşımını azaltarak bebeğinizi sakinleştirir. Onunla güçlü bir bağ kurmanıza yardımcı olur.

    Bebekler anne rahminin içindeki suyun ve yumuşak dokunun içinden, sert ve hareketsiz bir yatağa geçiş yapmış olurlar. İlk 3 ay boyunca da el ve kol hareketlerinin haricinde hareket edebilme ve dönebilme yeteneğine sahip değildirler. Bu nedenle ilk aylarında sık yapılan bebek masajı, onun hem fiziksel hem de motor hareketlerinin gelişimi için önemlidir.

    Bebeğin en gelişmiş duyusu, “dokunma” duyusudur.  Dokunma duyusu, bebeklik döneminde çocuğun çevresini algılamasında çok önemlidir. Bebek kendisine dokunulduğunda, kucaklandığında çevresi ile ilişki kurar ve gelişimi desteklenir. Anne-babaların bebekleriyle iletişim kurmada kullanabilecekleri yollardan biri, bebek masajıdır.

    Bebek masajının yararları neler;

    Kas, sinir ve iskelet sisteminin, sinir-kas koordinasyonunun gelişimini destekler. Reflekslerinin ve kaslarının gelişiminde önemlidir.

    Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için bebeklik çağında sıklıkla görülen nezle, grip gibi enfeksiyonlara karşı direnç kazandırır. Fakat masaj kan dolaşımını artıracağından, bebeğinizin vücudunda bir enfeksiyon var ise masaj tehlikeli olabilir. Çünkü masaj enfeksiyonun hızla yayılmasına sebep olur.

    Masaj, doğal ağrı kesici olan endorfin hormonunun salgılanmasını artırarak, bebeğin ağrısını hafifletir. Ağrı hissettiği zamanlarda gaz ağrısı, diş çıkarırken olan ağrılar gibi…

    Uykuya geçişini kolaylaştıracak bir ritüeldir ve uykusunu derinleştirir.

    Besinlerin emilimini hızlandırır ve iştahlı olmasını sağlar.

    Bebeğin anne ve babasıyla iletişimini ve bağını güçlendiren, birlikte geçirdikleri zamanı eğlenceli ve kaliteli kılan bir zaman dilimidir.

    Anne ve bebek arasındaki ten teması “prolaktin” (süt hormonu) yapımını uyararak, süt üretimini arttırdığı gibi, anne-bebek bağlanma sürecini ve emzirmeyi uyumla ve başarıyla yapmasını sağlar.

    Dokunma duyusu, bebeğe güvende olduğu hissini verir. Gerginlik, endişe ve korkuyu azaltır, sakinlik ve rahatlama sağlar. Annenin güvenini artırır ve hissettiği huzur bebeğine de yansır.

    Nasıl masaj yapmalıyız?

    Bebeğin vücudundaki her bölge için ayrı bir masaja ihtiyacı vardır. Her bölgesi gelişim evresinde olup ayrı özen gerektirmektedir.

     

    Yüz masajı: Elinizin başparmağı bebeğin iki kaşının arasından alına doğru kaydırılır. Bu manevra bebeğin sakinleşip uykuya dalmasını kolaylaştırır. Göz pınarından burun yanlarına hafif hafif parmak ucu basıncı yaparak burun kanatlarına kadar inilir. Sinüsleri açar ve bebeği rahatlatır. Bebeğin alt ve üst dudaklarını sanki gülümsetiyormuş gibi işaret parmaklarıyla elmacık kemiklerinin altından çekerek, çene eklemine gelinip, parmak uçlarıyla dairesel hareketler uygulanır. Emmekten yorulan dudak, yanak kaslarını rahatlatır.

    Göğüs masajı: Eller göğsün yanlarına konularak, her bir el çaprazdaki omuza hareket ettirilir (kelebek manevrası). Kol ve Bacak Masajı: Her iki kol da ellerden başlanarak omuza doğru sıvazlanır; ardından kolunu bir elimiz aşağıda, diğer elimiz yukarıda olacak şekilde el bileğinden başlayarak, hafifçe sıkarak omuz kadar yürüyüp daha derinlemesine dolaşımı uyarmış oluruz. Aynı manevralar bacaklara da uygulanmalıdır.

    Sırt Masajı: Bebek, bacaklarımızın veya yerdeki battaniyenin üzerine yüz üstü yatırılır. Bir elle başından başlayıp, tüm sırtını ve vücudunun arkasını hissettirecek sıvazlamayı ayak tabanlarına kadar yapılır. Ardından ellerimizden birini itip, diğerini çekerek, sırtında enlemesine hareket ettirip; sonrasında da parmak uçlarımızla hafifçe sırtına vuruşlar yaparız. (Sırtı rahatlatır ve bedeninin farkına varır.)

    Bebek masajı, Anne-bebek bağı, Motor gelişim, Yüz masajı, Bağışıklık sistemi, Gaz sancısı
  • Nisan 16, 2025

    Dünya üzerinde tam 8 bin 300 kilometrelik kıyı şeridiyle İngiltere, Fransa, Norveç gibi Avrupa ülkelerini uzak ara geride bırakan, Yunanistan'ı ise ikiye katlayan Türkiye için balık tüketimi inanılması güç bir şekilde çok ama çok az.

    Nefes almaya başladığımız andan itibaren her yaş aralığında çok önemli olan balık tüketimi bebeklikte ise çok daha ayrı bir öneme sahip. Özellikle beyin gelişiminin çok hızlı olduğu anne karnından başlayan ilk 0-3 yaş dönemi için balığın ayrı bir önemi vardır. Biyolojik değeri yüksek protein ve esansiyel amino asit kaynağı olan balık, içerdiği omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri ile beyin gelişimine olumlu katkı sağlar. Bu nedenle özellikle gebelikten itibaren anne adaylarının ve 7. aydan itibaren tamamlayıcı beslenmeye başlayan bebeklerin tükettiği balığın beyin gelişimini olumlu yönde etkiler.

    Özellikle bebeklikte ve çocukluk çağlarında aşırı yağlı, katı yağları çok kullanarak beslenen, bol kalori alan kişiler ilerleyen yaşlarında kalp ve damar hastalıkları gibi birçok hastalığa yakalanabiliyor. Bu nedenle küçük yaştan itibaren beslenme alışkanlıklarına dikkat etmeliyiz. Çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme kuralları içinde balığın önemini mutlaka öğretmeliyiz. Üstelik fosfor ve mineral açısından zengin olduğu için okul çağlarındaki çocukların kemik gelişimine de katkı sağlar, kısacası bebeklikten itibaren her yaş aralığındaki çocuklarımızı balıktan olabildiğince faydalandırmalıyız.

    Balığın tüketilmesi için çok çeşitli tarifler bulunmakla birlikte, bebeğinizin / çocuğunuzun damak tadına göre balığı tüketmesini sağlayabilirsiniz.

    Balığın tazeliği nasıl ölçülür;

    Balığın kalitesi, tazeliği ile ölçülür. Gözlerinin parlak ve lekesiz, solungaçlarının kırmızı veya pembe, pulları ve yüzgeçlerinin diri, derisinin gergin olması ve sert etli kısmına parmak ile basıldığında parmağın bıraktığı izin hemen düzelmesi gerekmektedir.

    Balık alırken;

    Her balık bol bulunduğu mevsimde satın alınmalıdır.

    Konserve balık satın alırken mutlaka etiket bilgisi okunmalı, son kullanma tarihi, üretim/ithalat izni bulunmasına, kutuda delik, hasar veya bombeleşme olmamasına dikkat edilmelidir.

    Balık pişirirken;

    Taze balıklar satın alındıktan sonra iki saatten fazla oda sıcaklığında bekletilmemeli, pişirilinceye kadar pulları ve içi hemen temizlendikten, yıkanıp, iyice kurulandıktan sonra uygun bir kapta buzdolabı ısısında muhafaza edilmelidir. Balıkların, buzdolabı ısında 1-2 gün, derin dondurucuda ise 3-6 ay saklanması uygundur.

    Balık pişirmede en uygun ve sağlıklı yöntemler, buğulama, haşlama veya yağsız tavada pişirmedir. Kızartma yöntemi balığın besin değerinin azalmasına ve zararlı maddelerin oluşumuna neden olduğundan tercih edilmemelidir.

    Çiğ balık ve deniz ürünleri parazitler, bazı bakteri ve virüsler açısından risk oluşturur. Ayrıca, B1 vitamininin yetersizliğine yol açması nedeniyle balığın çiğ veya az pişmiş şekliyle tüketimi sakıncalıdır.

     

    Aklınızda bulunsun;

    Balığa başlama ayı birçok kaynakta farklı verilebiliyor. 8. aydan 12. aya kadar tavsiyeler bulmak mümkün. Bebeğinize vermeden önce doktorunuza danışmanız önemli.  Zira alerjik bir yiyecek ve çocuğunuzun alerji geçmişi varsa buna dikkat etmeniz gerekebilir. Balığa başlarken tatları daha nötr olan beyaz etli balıkları tercih edin. Balık kılçığı tehlikeli olabilir. İyice ayıklayıp kılçık kalmadığından emin olun. Sebzelerde olduğu gibi balığın da fazla ısıya maruz kalması besin değerini düşürüyor. Buharda pişirmeyi tercih edin.

    Erken yaşta beslenme alışkanlığı, Beyin gelişimi, Kemik gelişimi, B1 vitamini eksikliği, Kılçık tehlikesi, Balığın tazeliği, Çiğ balık riski
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı