750 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞLERDE KARGO BEDAVA
VADE FARKSIZ 3 TAKSİT İMKANI
19 Ocak 2021 Salı

ŞEHİR HAYATI VE ÇOCUKLAR

Çocuklarımız için her zaman en iyisini istiyoruz, en iyi okullarda okusunlar, en güzel evlerde okusunlar, en mutlu evliliği yaşasınlar. Tabii bu kadar “en”leri çocuğumuza sunabilmek için de soluksuz çalışan anne babalar olmak zorunda kalıyoruz. Büyükannelerde ya da bakıcılarda yetişen çocuklarımızı en rahat hafta sonu görebiliyoruz.

Şehir hayatının çocukların beyin gelişiminin üzerindeki zararlı etkilerini ya da yalnızlaştımasını, şehrin zararlı uyaranlarını dahi gözden çıkarıp çocuklarımıza en iyiyi vermeye çalışıyoruz. Oysa ki uzmanlar, bu ve daha bir çok zararlı etkisi sayesinde şehir hayatının çocuklarımızın beyin gelişimini ciddi derecede olumsuz etkilediğini söylüyor.

Çocuklarımızın vücudunda gelişimini en son tamamlayan sistem sinir sistemidir ve bu sistem ergenliğe kadar çok çeşitli faktörlerden etkilenir. Şehir hayatının sunduğu ışıltılı hayatın yanında getirdiği olumsuzluklar nedeniyle bu beyin ve sinir sistemini kalıcı olarak etkileyen hasarlar oluşabiliyor. Bu hasarlar, yaşam süresini dahi etkileyebiliyor.

Sosyal medyanın kullanım yaşının da oldukça düşmesiyle ileri teknolojinin kullanım yaşı da çok düştü. İnsanlar bir arada dev bir panayırın ortasında yapayalnız yaşıyor. Bu hızlı değişimden ise en çok çocuklar etkileniyor. Masallarla ninnilerle büyüyen çocuklarımız, kurgulu çizgi filmlerle dizilerle ya da internet videolarıyla büyür hale geldi, bedenlerini daha az kullandıkları, ailedeki diğer bireylerle daha az kontakta oldukları, toprağın çiçeğin kokusunu bilmeden büyüdükleri bir dönem yaşar oldular.

Doğal uyaranların olmadığı bir ortamda büyüyen çocukların zihinsel yeteneğinin gelişmediğini kanıtlayan uzmanlar bu yeteneğin artması için ise aile ilişkilerinin ve arkadaşlıkların artmasını, doğa ile daha yakın ilişki kurulmasını, oyun ve doğru eğitimin önemini vurgulamakta.

“Doğasızlaşmak” olarak tabir edilen şehir hayatındaki stres yoğunluğu, çocuklarımızın yaşına bakmaksızın olumsuz etkilerini göstermeye başlıyor. Gürültü kirliliği, artan ve zamanla kontrol edilemeyen teknoloji bağımlılığı, sanal dünya (oyun, sosyal medya) arkadaşlıkları, kurstan kursa özel dersten özel derse koşturma derken robotlaşan çocuklarımıza “insan olmayı” öğretmek ise anne babaların kendini farketmesinden geçiyor.

Mutlu yarınlara!

Yorumunuzu bırakın